Edebifikir Haber Ajansı
Cumartesi günü saat 15.00 olduğunda Murat Aydoğdu’yu dinlemek üzere seminer salonunda yerlerimizi almıştık. Konu “Modern Türkiye’nin Doğuşu” olunca yazarlarımızdan Davut Bayraklı ve Sulhi Ceylan, konuşmacıyı sıkıştıracak ve doğru bildiğimiz yanlışların ortaya çıkarılmasına yönelik sorularını hazırlayıp gelmişlerdi.
***
Seminere gelmeyen Aydoğan K, seminer boyunca bizleri mesaj yağmuruna tutmaktan geri kalmadı. İşte bize gönderdiği bir sms: “Uyuyacağız, uyanacağız, uzuyacağız, uyanacağız ve mahşer.”
***
Murat Aydoğdu, Mustafa Kemal Paşa’nın milli mücadeledeki yerini, aklındaki toplum düzeni ve yönetim şeklini ayrıntılı olarak anlattı. Mustafa Kemal Paşa’nın Türk milliyetçisi olarak bilindiğini ama bunun yanlış olduğunu, bilakis Mustafa Kemal Paşa’nın milliyetçilikle ilgisi olmadığını beynelmilel bir kişilik olduğunu vurguladı. Kısaca Mustafa Kemal’in moderniteye inandığını, ilerlemeye son derece önem verdiğini anlattı.
Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya gönderiliş sebebi ve Anadolu’da merkezi yapının nasıl ortaya çıktığı konusu ile devam eden seminer kışkırtıcı sorular sebebiyle iki saat kadar sürdü.
***
Seminer sonrası Murat Aydoğdu, Davut Bayraklı, Fedai Başkan, Sulhi Ceylan ve Mehmet Erikli; soluğu Diriliş yayınlarında, Sezai Karakoç’un önünde aldırlar. Üstad, günlük gazete ve televizyon kanalı kurulmasının önemini, günümüzde çıkan günlük gazetelerin fikirsiz duruşlarını uzun uzun anlattı. Sezai Karakoç’la sohbetin tadını alamayan ekip Diriliş Yayınlarından çıkarken ellerini Üstad’ın kitaplarıyla süslemişti. Aynı anda 80 yaşındaki Sezai Karakoç ise parti binasında yapacağı konuşmaya gitmeye hazırlanıyordu.
***
“Marmaray mı yoksa vapur mu?” tartışmasına hiç girmeyen ekip kendisini şehir atları vapurunda bulduğunda yanlarında Davut Bayraklı’nın olmadığını fark etti. Herkesin yüzünde bir hüzün oluşmuştu. Her evlilik olayı ile ekibin yara aldığı bir daha ortaya çıktı. Sulhi Ceylan hemen konuya müdahale edip, “Hiç üzülmeyin ay sonu Raşit geliyor, ayrıca yeni arkadaşlarla ekibimizi güçlendireceğiz. Davut ve Aydoğan utansın!’’ deyiverdi.
***
Bu arada yine bir Aydoğan K sms’si telefonlarımıza düşmüştü: “Yarın pazar. Bu ne demek? Akşama kadar uyuyabileceğim. Modern zamanlardan geleneksel yöntemlerle uzaklaşın.”
***
Yol boyunca Mehmet Kemal’in yazı ve şiir denemelerine maruz kalan ekip bir ara Mehmet Kemal’i atlatıp Kadıköy sokaklarında kayboldu ama ahh vicdan! Mehmet Erikli telefona sarılıp Mehmet Kemal’e yerimizi bildirdi. Kabalcı Kitabevinin gezilmesi akabinde ne zamandır ihmal ettiğimiz Yokuş çay ocağında yerimizi aldık. (Gerçi Yokuş’un adı değişti ama olsun)
***
Aydoğan’dan yeni sms: “Uykunun geçiremeyeceği acı yoktur.”
***
Saat 22.30 olduğunda ekip yavaş yavaş Kadıköy’ün günahkâr sokaklarından evlerine yani kitaplarına dönmeye koyuldular.
***
Aydoğan’dan yine sms: “Davut Bayraklı’yı gördüm, elleri nikâh şekeri doluydu.”
***
Ekip meydanda ayrılırken Kadıköy’ün üzerine hepten bir karanlık çöküyordu. İnsanlar nedense karanlığı aydınlıktan daha çok seviyorlardı. İnsanlar sadece hazdan ibaretti Kadıköy’de.
3 Yorum