Anne, Neden Bizim Bir Asistanımız Yok?

Yaklaşık 3 aydır Edebifikir Yönetim Üssü’ne asistan arıyoruz ama aramalarımız sonuçsuz, ellerimiz boş kaldı. Nedense kimse asistanlık için başvurmuyor. Madem öyle asistan değil de yönetici yardımcısı ya da koordinatör aramış olalım. Yeter ki siz gelin. Son tahlil de çay getirip götürecek, dergi ve kitap okuyup özetleyecek ve bir takım ayak işlerini yapacaksınız.

Tamam asistan aramıyoruz, koordinatör arıyoruz. Oldu mu?

Gece rüyalarımızda asistan görür olduk ama sabah kalkıp Edebifikir’e geldiğimizde yine çay almaya kendimiz gidiyoruz. Hiç mi canınız acımıyor, kalbiniz hiç mi sızlamadı? Yok yok siz çok zalimsiniz. Size asrın fırsatını sunduk yine bir hareket yok. Tamam biz buna sizin istediğiniz gibi kariyer diyelim. Size edebî bir kariyer vadediyoruz. Tamam mı? Oldu mu? Artık asistan olmak istiyorsunuz değil mi?

Edebifikir Yönetim Üssü’müz İstanbul-Maltepe olduğu için haliyle asistanın da İstanbul’da ikamet eden biri olmasını istiyorduk ama İstanbul hayırsız çıktı. Artık tüm iller bizim için aynı. Eğer asistanımız hafta da 2 bilemedin 3 gün şehirlerarası otobüse atlayıp, yol parasını da kendi cebimden ödeyip üssünüze gelirim diyorsa, bizim için sorun yok. Buyursun gelsin. Buram buram Anadolu getirsin. Hem İstanbul çok günahkâr… İnsanlar aşırı menfaatçi… Çikolataları tatlı değil…

Halbuki, tüm makam ve mevkilerin geçici olduğunu bilip de asıl sanatkârlığa yönelen bir asistana hasrettik.

Halbuki, putların içinde putlarını kırarken putsuzluğa özenen bir asistandı istediğimiz.

Halbuki, hayatta hep tedirgin bir halde yaşayan, her an kıyametin kopacağını bekleyen, dokunsan bütün azaları dökülecek bir asistandı kalbimizden geçen.

O değil de saflığına sarılıp kesrette vahdeti değil de vahdette kesreti arayan bir asistanımız olsaydı ne güzel olurdu… Bir asistanımız olsaydı, bizim yerimize canı sıkılsaydı. Bir asistanımız olsaydı, getirdiği demli çaylarla efkârımızı şeker gibi eritseydi. Bir asistanımız olsaydı, her gün isimlerimizi yandex‘te aratıp bize rapor verseydi. Bir asistanımız olsaydı, iyi bir aforizma yazdığımızda o aforizmayı RT manyağı yapsaydı. Bir asistanımız olsaydı, iyi bir şiir okuyunca balıklama daldığımız denizlerden bizi her seferinde sahile çıkarsaydı. Bir asistanımız olsaydı, bize kek yapsaydı, ya da BİM’den hazır kek alıp gelseydi… Kötü mü olurdu?

Kadıköy sokaklarında mıntıka temizliği yapabilecek bir asistanı bize çok gördünüz. Bir ömür asistansız kalasınız emi! İnsafınız kurusun…

Belki de beklenen o asistan sensin: editor@edebifikir.com

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • büşra , 16/03/2014

    Hepinize söylüyorum, ne kadar garipsiniz. İnsan kalkar da başvurur tamam mı? Vaktiniz yoksa akşamları uğrayın. Ama artık başvurmayın, geçti. “Ben yap deyince ne anlamı kalıyor” der annem. İyi günler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir