Rahman ve Rahim, din gününün sahibi olan, ancak kendisine ibadet ettiğimiz ve ancak kendisinden yardım dilediğimiz, dilediğini doğru yola ileten Rabbime hamd ve senâ ile…
* Canlılar doğar, büyür -ya da büyümez- ve ölür. Bu kadar. Ölümün acı tarafı kalanların kendi hesabınadır. Ölümümden sonra, kimse, “Benim de bu gözyaşlarım merhamettendir.” diyebileceğinden fazla ağlamasın. Ya da ağlasın, çok karışmayayım.
* Kaybettiğim her yakınımı Fatihalarımı, Yasinlerimi hediye ettiğim listeye birer birer, ismen ekliyorum. Siz de beni ekleyin.
* Yaşadığım en büyük acılardan biri hemen bugün ölürsem, geriye ürettiğim hiçbir şeyin kalmayacak olması. Kalanlarınsa hiçten ibaret olması… Benden arda kalanları (bilgisayarım, kıyafetlerim, kitaplarım vs…) ailem haricinde biri alsın. Ne yapılacağı çok önemli değil; çöpe de atılabilir. Günlüklerimi yakın. Büyük Rusça sözlüğümü Aydoğan Abi’ye bırakıyorum. Yükte çok ağır değil; pahasını bilmiyorum, gitti gidiyorda okutmaya çalışırsın. Elektrogitarımı Davut Abi’ye, sırt çantamı Mehmet Raşit Küçükkürtül’e, bağlamamı Can Fırtına’ya bırakıyorum. Biraz alâkasız oldu ama idare edin artık. Bunlar haricinde kimseye bırakacak hiçbir şeyim yok. Bir de Kâğıthane Yurtla ilgili projelerimi M. Raşit Güngör hocama bırakıyorum. Sana ulaştıracak biri çıkar inşaallah.
* Alacaklı olanlar varsa aileme ulaşabilirler. Hiçbir zaman ödeyemeyeceğimden fazla borcum olmadı şükür. Sulhi Ceylan’a bile borcum yok, düşünün artık.
* Cenaze namazımda ayakkabılarınızı çıkarıp üstüne basın. Ayakkabıyla kılmayın.
* Nereye defnedileceğim hakkında bir fikrim yok. Çok gürültülü olmasın gibi romantik isteklere de gerek yok. (Aydoğan abi, burada sana taş yok, senin arzun başka bir şey). Mümkünse yol üzerinde, insanların geçerken birer Fatiha okuyacağı bir mezarlıkta olsun.
* Yunus Emre hazretlerini tanıdığımdan beri en büyük korkum Kâbe’yi yıkmaktan beter olan kalp kırmaktır. Bu korkuyla pek kimsenin kalbini kırdığımı sanmıyorum. Yine de istemeden kırdığım, üzdüğüm, üzerimde hakkı olanlar varsa helal etsin. Bense hakkımı sadece üç kişiye, her birinin şahsına münhasır konularda helal etmek için kendimle kavga ediyorum, inşaallah ölmeden başarabilirim.
* Dibinde yitiğimi aradığım çamur yüzüme sıçradığından beri, ölümü ferahlık getirecek bir misafir gibi bekliyorum.
* İnsanlar çalışıyor, biriktiriyor ve dünya malından miras bırakıyorlar. Bense, otuz küsur senede biriktirdiğim birkaç cümleyi -dileyene- miras bırakabilirim.
* Öldüğüme alışana ya da başka bir ölüm bunları tekrar hatırlatana değin;
Kimseyi kırmayın, kimseyi kırmayın, kimseyi kırmayın…
İnsanların özeli sizi ilgilendirmez, kendi işinize bakın ve mümkünse özelinize kimseyi karıştırmayın, en yakınlarınızı bile.
Vasiyet yazmanın bile bir bedeli olduğunu unutmayın.
Mücadeleniz insanlarla hele ki toplumla yaparsanız yorulursunuz ve kazanamazsınız. Kabullenmeyi nimet bilin. Olmuyorsa olmuyordur. Bu kadar.
Acı çekmek ruhun bileylenmesidir. Korkmayın.
Bazı şeylerin anlamadan yaşanması gerektiğini unutmayın. Bazı hakikatlerse; ancak yaşandıktan sonra anlaşılabilir, ısrar etmeyin.
Sevdiğiniz insanlara sarılın. Karşılık bulamazsanız vazgeçmeyin. Sekiz yıl da geçse elbet karşılığını alırsınız.
İmkânsız bir hayal bulun kendinize. Benimki sadece iki işi olan bir dernek kurmaktı: kimseyi sokakta bırakmamak ve kalifiye adam yetiştirmek… Ve bu derneğin maliyetlerini karşılamak için sürekli gelir sağlayacak bir işletme kurmak. Yapamazsam bir sevdiğime bu hayalim miras kalsın isterim.
Ağlayamıyorsanız; zaten kısmen ölmüşsünüz demektir. Hatırlayın.
İnsanlar sizden bir lira istiyorsa; o bir lirayla ne yapacağını sormayın. Veriyorsanız verin; ya da bırakın kendi kazansın, kapınızda ağlatmayın.
Kibirli olmayın, gerisi hallolur.
Kendinizden en çok emin olduğunuz hasletiniz en büyük hastalığınız olabilir, hatta putunuz. Dikkat edin.
Son olarak, kendinize etmediğiniz nasihati, başkasının kabul etmesini beklemeyin.
* Yıllar önce hiç kimseye haber vermeden, gidiyorum bile demeden, kimsenin bir daha haber alamayacağı bir yere gitmenin mümkün olup olmadığını sormuştum bir yakınıma, ölüm fikri hiç aklımda olmadan. “Belki mümkün; ama kalanlara bunu yapmaya ne hakkın var?” diye sormuştu ve cevap verememiştim. Ölüm, eksik kalan her cevabın tamamlayıcısı olabilir: “Abi, tecelli böyleyse, hak, hüküm sahibinindir”
* İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn.
İbrahim Halil Aslan
2 Yorum