“Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum”
(Aynı Adam, İsmet Özel)
Türkçede beraber yürüyelim biraz. Yürümek biz Türkler için çok mühim bir eylem. Sadece yol yürünmez. Bir işte muvaffak oluruz, “Allah yürü ya kulum demiş” şeklinde niteleniriz. Sözümüzün geçtiği yerde hükmümüz, buyruğumuz yürümüş olur. Nihayet vademiz dolar Hakk’a yürürüz. Yürümek umumiyetle müspet manada kullanılır, iki istisna dışında: Birinin eşyasını yürütmek (çalmak), karşı cinse yürümek (asılmak). İlki öteden beri kullanılır, ikincisi yeni yetmelerin icat ettiği bir bayağılık.
İnsanın en önemli organı olan yürek, yürümek ile kökteştir. Yürek, kanın damarda yürümesini (dolaşımını) sağlayan, bedeni yürüten organ.
Yörük, Oğuz Türklerine verilen bir diğer isim. Yörük de, yürek gibi yürümekten gelir: Yürüyen, konar göçer olan demektir.
Yürük diye bir kelimemiz daha var, yüğrük denir bazen; çabuk yürüyen, (at için) hızlı giden manasındadır. Yürük at diğer atlara nazaran tercih sebebidir.
Dede Korkut, Beyrek destanında kendisi için yürük at ister: “Bayındır Han’ın tavlasından iki şahbaz yürük at getirin. Bir keçi başlı geçer aygırı, bir toklu başlı doru aygırı. Nagâh kaçma, kovma olursa, birisini binem, birisini yedem...” Yürük at kamçı değdirmez, demiş atalarımız. Şunu da demişler: Yürük at yemini kendi arttırır.
Yürümenin karşılığı olarak tepmek fiili de kullanılır. Tepmek, yürüyerek geçmek, katetmek demektir. Eskiden atını ileriye doğru sürmek anlamında da kullanılırmış.
Tabış, ayakları yere hafifçe basarak yürümek manasındadır, aynı zamanda seğirtmek yerine de kullanılır; “tab” kökünden gelir. Tab, düzleştirme, tepme, yere vurma demek. Görüldüğü gibi tepmek ile bağlantı bir kelime. Taban, tavşan gibi kelimeler ve “tıpış tıpış” deyimi de tab köküne dayanır. Taban, ayağımızın yer ile temas eden kısmı. Tavşan, ayağını yere hafifçe basarak yürüyen/sıçrayan bir hayvan. Etimolojide tavşan kelimesinin seyri şöyle gösterilir: Tabışgan > tabışan > tavışan > tavşan.
Yortmak, devamlı yol yürüme, çalımlı yürüme, sefer etme, gezip dolaşma gibi anlamları barındırır. Atın, ön sol ayak ile arka sağ ayak ve ön sağ ayak ile arka sol ayağını birlikte atarak yürümesi de yortmak fiiliyle ifade edilir.
Yayan, vasıtasız yürümektir. Yayan yapıldak ise, yalın ayak yürümek.
Yürüyerek yeterince ısındıysanız koşmaya başlayabiliriz.
Koşmak, esasen “yanına katmak, arkadaş olarak vermek, hayvanı çekeceği şeye bağlayarak harekete hazırlamak, görevlendirmek, bir işte kullanmak, düzenlemek, tertip etmek” gibi geniş bir anlam yelpazesine sahip. Şirk koşmak, zora koşmak, türkü koşmak gibi deyimlerde yer alıyor. Şart koşmak deyiminden hareketle “koşul” diye bir kelime uyduruldu, şart yerine kullanılmakta. Ne acayip! Sakın ha kimseye koşul koşmaya kalkmayın, tökezleyiverirsiniz. Kubbealtı Lügati’nin kaydına göre koşmak, bugün yaygın olan “hızla gitmek” anlamını 16. asırdan sonra kazanmış. Tespit edebildiğim kadarıyla Türkçede koşmak anlamında kullanılan altı (6) farklı kelime mevcut: Yüğürmek, yelmek, seğirtmek, çapmak, eşmek, ılgamak. 16. asırdan önce koşma eylemi bu fiiller ile ifade ediliyordu.
Yüğürmek, koşmak demektir. Hayvanların çiftleşme durumuna da yüğürmek deniliyor fakat o bahs-i diğer.
Yelmek, yel kökünden gelir; yel gibi, acele gitmek, koşmak anlamlarını içerir. Yelmek yüğürmek şeklinde bu iki kelimenin birlikte kullanıldığı da olur, Fuzûlî’ye ait bir mısrada görüldüğü gibi: İsteyip bir çare yok yeldim yüğürdüm her yanı.
Seğirtmek, tedavüldeki kelimelerimizden; çabucak koşar gibi yürümek, sıçrayarak yürümek, hızlı hızlı gitmek, koşturmak demektir.
Çapmak, süratle gitmek, koşmak manasına gelir fakat daha çok atın süratle gitmesi, dörtnala koşması anlamını taşır. Ayrıca saldırmak, yağma etmek, vurmak gibi manaları da var.
Eşmek, bilinen anlamının dışında koşmak, hızlı gitmek anlamlarını da ihtiva eder. Eşkin kelimesi eş kökünden türemiştir. Atın, açık ve düzenli adımlarla, dört naladan daha rahat ve daha az sıçrayarak gitmesine eşkin denir; diğer bir deyişle tırıs. Karacaoğlan “bağlama yolumu atım eşkindir” diye ünlemiş bir koşmasında.
Ilgamak, dört nala koşmak demektir. Çapmak fiilinden daha dar bir anlama sahip. Ilgar, atın dört nala koşması. Süvari akınlarına da ılgar denilmiş. Bu anlamda “ılgarlamak, ılgar etmek” şeklinde de kullanılmıştır.
Yoruldum gayrı, benden bu kadar. Atınız yoksa Türkçede bir yere kadar yürüyebilir, bir yere kadar koşabilirsiniz. Atı biz Türkler ehlîleştirdik. At ile birçok lütuflara erdik. Sonra şöyle bir şey oldu:
Çırpını çırpını giden atlardan indik
Girmek için patavatsız yurtdaşlar sırasına!
Feyyaz Kandemir
1 Yorum