1. Edip Cansever’in “İdris’le Konuşma” şiirinde, “Ve okuyorum yıllardır bütün yalnızlıkları / Okuyorum da / Kuş olsun, insan olsun / Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı” dediğine bakmayın. Eğer Cansever yalnızlığın hakikatine ulaşsaydı kavuşma meşkinin küçüklüğünü fark ederdi. Ama kavuşmanın neşesi sebebi ile gözü karardığı ve kendini hazza bıraktığı için bu dizeleri yazdı. Hayır esasında yalnızlık, sevmesini bilenlerin sığınağıdır. Çünkü “mutlu aşk yoktur.”
2. Kişinin odasında kalması, kendini eve kilitlemesi aslında içindeki eve kaçışıdır.Ve her kaçış bir devrimin öncüsüdür. Kişinin kendini değerlendirmesi, yaptıklarını muhasebe etmesi, yapmak istediği eylemlerin teorisini geliştirmesi hep evde kalmak ile ilgilidir. O halde evde olmak kişinin başka yerde olmaması, tam da yerinde olması demektir.
3. Blaise Pascal, “Mutsuzluğun tek nedeni, insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir.” der. O halde mutsuzluk kişinin odası terk ettiğinde ortaya çıkan bir haldir. Çünkü odadan ayrılmak, insanların arasına katılmaktır. İnsanlık ise menfaati için birbirini idare eden bireylerden oluşur, fazlası değil.
4. Dışarıya atılan her adım, kişinin kendi dışına attığı adımdır. Bu yüzden evden ayrılmak kişinin kendisinden uzaklaşması, ben’ini düşüncenin konusu yapamaması demektir. Topluluğun içindeyken düşünebilmenin imkânı yoktur. Çokluk, ayrıntının insanı ele geçirmesi ve imaj dünyası içinde var kılmasıdır.
5. Her insan yalnız ölür ve bunun alternatifi yoktur.Dünya hayatı ise bu gerçeği ötelemek ve görmek istememekten ibarettir. Hâlbuki yalnız öleceğini bilen insana düşen ilk görev yalnızlığın hakikatine varmaktır. Kalabalıklara karışıp gerçeği unutmaya çalışmak sadece kaçmaktır.
6. Kadim kültürümüzde kendine dönmek, eğilip içine bakmak ya da kalbin dilini öğrenmekten bahsedilirken yalnızlıktan dem vurulmaktadır. Bütün bunlar, kendini yalnız kılmadıkça başarılamaz. Yalnızlığın mabedi ise kişinin odasıdır.
7. Büyük hatalar yapmanın sebeplerinden biri, bunu diğer insanların da yapıyor olmasıdır. Sosyalleşme insanların birbirlerine günahlarını öğretmesinden ve bu konuda cesaret vermesinden ibarettir. Deliler köyüne hoş geldiniz!
8. “Haydi dışarı çıkalım” cümlesinin hiçbir makul tarafı yoktur. Evde sıkılıp dışarı çıkan insan mevcut dertlerinin üstüne dert eklemekten başka bir şey yapmaz. İnsan her ne kadar akli bir varlık olarak tanımlansa da ilişkilerini menfaat ve fayda/haz üzerine kuran bir canlıdır. Menfaatlerin çatışması ise kaçınılmazdır. Yani insan birbirine kötülük yapmak için bahane bulmakta uzmandır. Tarih ise bunun şahididir.
9. Asıl mikrop göremediğimiz küçük canlılar değil insanın kendisidir. İlk insandan bugüne değin bir istatistik yapılsa doğal afetler dâhil insana en fazla zarar verenin yine insan olduğu görülür.Bu gerçeği görmek içinsadece dünya savaşlarında ölen insan sayısını düşünmek kâfidir!
10. Tamam yalnızlık kolay değildir ve insan her zaman kolay olana meyyaldir. Bu sebeple olsa gerek Arthur Schopenhauer; “Gençliğin başlıca eğitim konularından birisi, yalnızlığa katlanmayı öğrenmek olmalıdır; çünkü yalnızlık, mutluluğun ve içsel huzurun bir kaynağıdır” der. Kişinin yalnızlığına katlanması, kendini tanıması ve hiç de görmek istemediği kötülükleri ile yüzleşmesi demektir. Çarşı ise kendiyle yüzleşmekten korkanların mekânıdır.
11. Evde oturmak kişinin kendisiyle beraber olması demekken aynı zamanda diğerleri ile olmamasıdır. Yani evde oturan kişi sadece evde oturmuyordur aynı zamanda diğerli ile birlikte oturmamayı da irade etmiş demektir.İrade ise insanın özgürlüğünün göstergesidir.
12. Yalnızlık en insani duygudur. Bu duygunun katili ise kişinin kendini dışarıya, başkalarının yanına atmasıdır. İnsan başkalarının yanında asla kendi olamayan, nasıl algılanmak ve görünmek istiyorsa öyle olan bir varlıktır. O halde kalabalıklar, samimiyetsizlerin topluluğudur.
13. Aslında her insan yalnızdır. Her yalnızlık ise kendine özeldir. Kimse bir başkasının yalnızlığını ne anlayabilir ne de yaşayabilir. Yalnızlığını kalabalıklarla örtenler kendilerini (hakiki yüzlerini) örttüklerinin farkında değildirler.
14. Evde kalmak, insanın kendine dönük bir yolculuğa çıkmasıdır. Bu bir keşif serüvenidir. Ben neden buradayım, dünyada olmamın amacı nedir gibi büyük soruların cevabını bulmanın yoludur. Çünkü kendine bir anlam bulamayan insan dünyaya da bir anlam veremez. İşte kalabalıklar anlamsızların toplanmasından ibarettir.
15. Tamam insan toplumsal bir varlıktır. Başkalarına ihtiyaç duyar. Kendi sesinin yankısını duymayı arzular. Kendini, diğerinin aynasında temaşa etmek ister. Ama bütün bunların bir bedeli vardır ve bu bedel sanıldığından çok daha büyüktür. Çünkü sosyalleşilerek kaybedilen ilk şey insanın kendisidir. İçinde irade ve bilinç olan yalnızlık ise hiçbir şeyle ölçülemez.
Sulhi Ceylan
(İzdiham Dergisi, 46. Sayı)
4 Yorum