Vitam Impendere Vero

Müstesna Deyimler Defteri – Altı

Şu aralar Mehmet Âkif’in şiiri üzerine bir yazı yazma niyetindeyim. Bir yandan Safahat’ı tekrar tekrar okurken, bir yandan Âkif’in sanatı ve hayatı hakkında yazılanlara göz gezdiriyorum. Bu Latince deyime Mithat Cemal Kuntay’ın “Mehmet Âkif Ersoy” adlı kitabında rastladım. Deyimin hem anlamını hem de Kuntay’ın hayatındaki yerini müstesna ve güzel buldum. Bu sebepten “Müstesna Deyimler Defteri”ne ekledim deyimi. Sözü uzatmadan, kendimden bir şey katmadan sizi Kuntay’ın kısa, özlü yazısıyla baş başa bırakayım, buyurun:

“Vitam Impendere Vero”

Bu Latince lafı, bu Türkçe faslın başında tuhaf görmeyin, aziz karilerim! Bu Latince ibare benim için çok sevimliydi: Manasından dolayı değil, sesinden dolayı sevimli.

Rüştiyede Fransızca hocamızın öğrettiği bu cümleyi, çocukluğumda, manasını anlamayarak bir şarkı gibi şahsi bir besteyle okurdum. (Çocukların bir kişiye mahsus olan besteleri malumdur.) Fakat bu güzel şarkının “hakikat uğruna hayatını vermek” manasına geldiğini öğrendiğim gün, ibareden sıdkım sıyrıldı. Sesi bu kadar sevimli olan bu cümlenin manası nasıl bu kadar korkunç olurdu? Kelime olan “hakikat”e vücudumun her zerresinde bir başka lezzet olan “hayat” nasıl verilirdi? Böyle düşünmekte, acaba yalnız mıyım, diye evvela korktum. Fakat başkalarına da gizli gizli baktım: Onlar da, aşağı yukarı benim gibi düşünüyorlardı. Demek ki bu cümle yalandı; ve bu yalanı çocukluğumdaki başka yalanların arasına fırlattım attım.

Derken, bir gün, bu ibare bir insan olarak karşıma çıktı. Bu sefer bu insana inanmadım: Bu adam, benim çocukluğumdaki manasız bir şarkıydı; ve ben artık bu şarkıyı sevecek kadar çocuk değildim. Fakat karşımdaki o kadar sahici adamdı ki onun yanında, her ayda bir yıl küçülerek, az zamanda yeniden çocuk oldum. Ve çocukluğumun eski şarkısını yeniden ve bu sefer anlayarak sevdim.

Aziz karilerim, bu adam Âkif’ti. “Hakikat uğruna hayatını vermeli” diyen Latin şairi gibi, bu Türk şairi de;

Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam!

diyordu. Seciyesi de, sanatı da iç içe duran iki dağdı.

(Mithat Cemal Kuntay, Mehmet Âkif Ersoy, Alfa Yayınları, 2018,  s. 446.)


Feyyaz Kandemir

Müstesna Deyimler Defteri – Bir: Birader-i can-beraberim
Müstesna Deyimler Defteri – İki: Yazarın Kanı, Okurun Teri
Müstesna Deyimler Defteri – Üç: Varın Gerisini Siz Hesap Edin!
Müstesna Deyimler Defteri – Dört: Anadolu İrfanı Nedir?
Müstesna Deyimler Defteri – Beş: Ne ki Babası, O ki Sıpası!

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir