Üsküdar’da Mûtad Olan Âdâb-ı Muâşeret Formülleri

Üsküdarlılar hatır sorarken, genellikle, “Âfiyettesinizdir ya İnşâallah Efendim?” şeklinde bir formül kullanırlardı. Sabahları “Sabah-ı şerifiniz hayırlı olsun!” denir, ayrılırken “Allaha ısmarladık, Efendim” temennîsine de “Selâmetle, Efendim” şeklinde cevap verilirdi. Üsküdar’ın fukarâ-i sâbirîn’i kendilerine bir ikrâmda bulunulduğunda, genellikle, “Allah râzî olsun, betinizi bereketinizi tezyîd etsin, kazâdan belâdan muhâfaza etsin, Efendim!” diye karşılık verirlerdi.

Üsküdar esnafı, sattığı malın bedelini muhakkak: “Allah bereket versin, Efendim!” duasıyla kabûl eder, müşteri de dâimâ: “Bereketinizi bulun, Efendim!” duasıyla cevap verirdi.

Mektuplar bir büyüğe yazıldığında: “Velînimetim Efendim” diye başlar “Ahkâr bendeniz (filânca)” diye hitâma ererdi. Mektup bir küçüğe yazılıyorsa: “İki gözümün nûru evlâdım” diye başlardı.

Nikâh ve düğünlerde tebrîkât dâimâ: “Mâşâallah! Allah nazardan saklasın; hayırlı zürriyyet, zevâlsiz saadetler versin; bir yastıkta kocatsın, İnşâallah!” tarzında yapılırdı.

Yeni doğan çocuklara orta halliler bile hediye olarak bir altın lira takdîm ederlerdi. Loğusa da: “Maşâallah, hanımefendi kızım! Allah analı-babalı, Cenâb-ı Hakk’a hayırlı kul ve Cenâb-ı Peygamber’e de hayırlı ümmet etsin! Mürüvvetini görün İnşâallah” denilerek tebrik edilir ve arkasından da ikrâm edilen Loğusa Şerbeti içilirdi.

Üsküdar’da hasta ziyaretleri hastanın gönlünü alacak kadar uzun, hastayı rahatsız etmeyecek kadar kısa sürerdi. Ziyâret muhakkak: “Efendim; geçmiş olsun! Allah âcil şifâlar versin; bu rahatsızlığınızı günâhlarınıza bedel kılsın, İnşâallah!” temennîsiyle başlar, buna da genellikle: “Efendim; ayaklarınız Kâbe’ye varsın! Ziyâretiniz bendenizi ihyâ etti. Allah duanızı kabûl etsin, İnşâallah!” diye cevap verilirdi. Hastanın yanında genellikle bir ikrâm yapılmaz, ziyâretçi hastanın odasından ayrıldıktan sonra misâfir odasına alınır ve ikrâm burada yapılırdı.

Cenâzenin yakınları da dâimâ: “Allah rahmet eylesin! Başınız sağ olsun! Allah bu acınızı unutturmasın (ya da “bu acınızı unutturacak başka acı yüzü göstermesin”)! diyerek tesellî edilirdi.

Kaynak: Üsküdar Ah Üsküdar, Ahmed Yüksel Özemre, Kubbealtı Yayınları, 7. Baskı, 2013, İstanbul, Sayfa: 42-43.

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir