Sahibini Bekleyen Cümleler

Bazı cümleler vardır, kapalı kapılar ardında saklanmıştır. İçkinlik ile birleştirilmiş, hakikat dünyasını zenginleştiren belki de kişiye sürekli hakikati bulma telaşı verecek cümlelerdir bunlar. Estetik olarak belki de bir önemi olmayan cümleler; yeri ve zamanı geldiğinde ağrıya ilaç, yaraya tuz olur. Bu cümleler kişiyi tetikler, harekete geçirir, zihinde yankılandıkça rahatsız eder.

Bütün cevaplar bir soruya karşındır. Soru cevapların kökü, merakın başlangıcıdır. Felsefede kullanılan “soru cevaplardan daha önemlidir” yargısı anlam merakı olanlar için bir başlangıçtır. Bu yazıya konu olacak sorum Tarkovski üzerinedir.

Bergman 1987 yılında yayınlanan otobiyografisi “Büyülü Fener” kitabında Tarkovski’den büyük bir övgüyle bahseder. Şöyle der:

“Birden kendimi anahtarları o zamana kadar bana hiç verilmemiş bir odanın kapısında buldum. Benim her zaman girmek istediğim, onunsa rahatça, elini kolunu sallayarak dolaştığı bir odaydı bu. Cesaretle doldum, bir şeyler kamçıladı beni: Biri çıkmış, benim hep söylemek istediğim şeyi, nasıl yaptığını bilmeden ifade ediyordu. Benim gözümde Tarkovski en büyüktür; filmleri, hayatı bir tefekkür, bir hayal olarak yakalarken, o filmin doğasına sadık yeni bir dil icat etmiştir.” (Aktaran: Jhon Gianvito, Şiirsel Sinema, Andrey Tarkovski, Çev: Ebru Kılıç, Agora Kitaplığı, 2009, İstanbul)

1932 yılında doğan Tarkovski’nin hayatı bu dünyada başladı bu dünyada bitti. Bu cümleyi kurgularken aklımda bütün insanlara dair anlamlar biriktirmekti. Bu anlam da ölüm gerçeğidir çünkü o tüm insanlık için temel gerçekliklerden biridir. Bu yüzden birine dair cümleler kurarken onun ölümlü olduğu gerçeğini unutmazsak, ona “ilahi bir anlam”, yaptıkları dolayısıyla “kutsiyet” arzetmeyiz. Sanat alanında çok yapılan “fütursuz yüceltmeler” kişileri çünkü bazen olabildiğinden daha büyük, ulu, yüce, dokunulmaz olarak gösterebilmekte, onlara yönelik yapılacak çalışmaları da kimi zaman engellemektedir. Bu nedenle Tarkovski de bir insan gibi doğdu, bir insan gibi yaşadı ve bir insan gibi öldü. Onu diğer insanlardan ayıran temel mesele “varoluşsal iç sancılarıydı.” Hakikati arama-bulma-yansıtma bağlamında Tarkovski kendine sinemayı seçti ve bunda gayet başarılı oldu.

Onu ne zaman tanıdım, nerde bildim, bunu hatırlayamıyorum. Elime geçen birkaç filmiyle tanımaya, anlamlandırmaya çalıştım. Hakkında hiç bilgim olmadan, bir çeşit el yordamıyla karanlıkta bir şeyler aramak gibiydi bu. Aradıkça, bir şeylere temas edilen şeyleri anlamlandırmak, tanımak için ışığa ihtiyaç duyuyordu. Ben her ne kadar karanlıkta kalmakta ısrarcı olsam da anlam, ışığa yöneltiyor, kendini göstermek için çırpınıyordu. Eğer ki içerinizdeki bir ateş yanmışsa bunu söndürmek çoğu zaman büyük bir çaba gerektirir. Ya direk o ateşe doğru yönelen bir pervane kelebeği olursunuz, ya da görmemek için kör taklidi yaparsınız.

Tarkovski’nin sineması benim için tamamen şiirdir. Kimi zaman toplumsal gerçeklik, kimi zaman lirik sızlanışlardır, kimi zaman ise epiktir. Hayatın her alanındaki şiirin sinemadaki izleğinin adıdır Tarkovski’nin sineması. İnsanı çarpar, insana kendiliğini sunar, kendi olma bilincinin tüm ağrısını kalbinde hissettir. Tarkovski hakikat merakını sinemayla bağdaştıran, insanları da bu meraka çeken bir isim. Filmlerindeki işleyişi çarpıcıdır, şiirsel dili, dikkati ayrıntılara çeken tarzı onun hakikati yansıtma biçimidir. Nostalghia’da bir delinin haykırışında söylenen söz hakikati unutanlar için çok çarpıcıdır. O cümle orada öylece durup sahibini bekler. “Deli bir adam size kendinizden utanmanızı söylüyorsa ne biçim bir dünyadır burası!” Benim için cevap da budur.

Şimdi geri çekilebiliriz.

Bilal Can

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • selma , 14/02/2015

    “sanat Yaratıcının aynadaki cilvesidir. Biz sanatçılar bu jesti tekrarlamaktan, taklit etmekten başka bir şey yapmıyoruz. Bu yüzden, Yaratan dan bağımsız bir sanata asla inanmıyorum. Tanrısız bir sanata inanmıyorum. Sanatın anlamı yakarmadır. Bu benim yakarışım. Eğer bu dua,bu yakarış, benim filmlerim insanları Tanrıya yöneltebilirse ne mutlu bana. Yaşamım esas anlamını bulacak” sözlerini kullanmıştır Tarkovsky verdiği bir röportajında. Filmlerini bir mabet ve tefekkür odasına çeviren yönetmen sanatında hakikat marifet katmanlarında dolaşmaktadır. Sözün değil “Hal” in Şairidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir