bazı edebifikir yazarlarına ithaf olunur
* orhan veli (bundan sonra orhan diye geçecek) aleyhine laf etme işi, ikinci yeni’yle bitti sanıyordum. yani orhan’ı döverek kendine yer açmaya kalkışan daha da kimse çıkmaz sanıyordum. meğer yanılmışım, varmış.
* akif’in istihbarat tarafından tutulmuş dosyası meydana çıkarıldı. fakat necip fazıl’ın devletle münasebetini, istihbarat tarafından tutulan kayıtlarını daha okuyamadık. eğer bu kayıtlar şu şartlarda, şu günde çıkarılırsa “başka kayıt yok muymuş?” demek zorunda kalacağız galiba. inşallah kalmayız. neyse… esas şunu diyeceğim: orhan veli’nin sivil polisin suikastı tarafından öldürüldüğü yönündeki şüphe izale edilecek mi? yeni türkiye’den bahsediliyor ama sabahattin ali’nin öldürülmesiyle ilgili bilinmeyen hususlar açığa çıkarılmadı.
* orhan gibi “çiçek böcek şairi”, “ayna, cımbız şairi” diye burun kıvrılan bir adamın devlet tarafından niçin öldürülmüş olabilir? burun kıvıranlar bunu da açıklasın, değil mi ama? ismet özel’in gençliğinde, yaşça büyük solcu şairler niçin orhan’ın devlet tarafından öldürüldüğünü gizli tutmaya çalışıyorlardı?
* orhan; kaypak, karaktersiz bir adam değildi. en azından, okuduğum kadarıyla ben öyle biliyorum. mesela hem cumhuriyet hem zaman gazetesinde yazacak tipte biri değildi.
* orhan, chp’den ödül almadı. babası da kaymakam değil, klarnetçiydi. ajanlık da yapmadı, istihbarata rapor vermedi. devlet bürosunda (tercüme bürosu) çalıştı ama devlet şairi olmadı. akademide talebesi yoktu, hakkında akademik çalışma pek yapılmadı.
* orhan, türkçenin belinin kırıldığı, yok edilmeye çalışıldığı bir devirde her şey elden alınsa bile türkçe şiir söylenebileceğini gösterdi. bence en önemli işi budur. üstelik bunu da yaparken, sadece kendi dünyası ile ilgilenen değil, alakasını dünyaya çevirmiş ve modern çağda yaşandığını fark etmiş türk şiirinin bir mensubu olarak yapmıştır. eğer dünya şiiri diye bir şeyden söz edilebilecekse, bunun farkındadır, hem de nasıl! Istanbulludur ve bohemliğin, hüznün, rindliğin, hayat neşesinin, dünyeviliğin zevk ve duyuşunu Nedîm’e kadar gidip bize getirir.
* evet, orhan’ın, baktığımız zaman, kemalist diktanın yaptığı kötülüklere iyi gözle baktığı, bunları savunduğu hemen fark edilir. harf inkılâbı lehine ifadeleri de var. ama aynı orhan veli, yazdığı şiirlerin lâtin alfabesiyle yazılınca ortaya çıkacak seviye kaybından da endişe eden kişidir.
* orhan’ı suçlayıp şiiri aleyhine konuşmaya devam eden ve onun türk şiirinde yaptığı işi görmek yerine, üniversitedeki tanpınar talebesi akademisyenlerin zehirlenmesiyle malûl lise edebiyat hocalarının burun kıvırmalarını tekrar edip duranlara iki çift lafım var. benim yazdığım şu yazı da dahil olmak üzere kemalist diktanın operasyonuyla şekillenmiş bir nesir ile (imlâ, noktalama, sentaks, düşünüş-duyuş, kelime kadrosu ilh.) yazıp çiziyoruz. üzerinize alınmıyorsanız, söyleyeyim, sizin yazdığınız yazılar da öyle, bu sitedeki bütün yazılar öyle (üstad muharrem cezbe hariç). ama orhan’ın yaptığı iş sayesinde türk şiiri, devletin gölgesinin dışında bir yere çadırını kurmayı başardı. türk şiirinde biçim/şekil problemine ikinci yeniciler, köklü bir teklif getiremediler. ama bir arayış zemini açtılar. hece ve aruz türküsü söylüyorsunuz ama bunun kur’an harflerini geri almamızla alakalı bir bahsi önümüze getirdiğini göremiyorsunuz.
bu arada, orhan’ın şiirleri kur’an harfleri ile neşredildi, okuyabilirsiniz alın derim. ne alaka değil mi, o rakıcı orhan’ın üstünde hiç durmuyor değil mi? siz yine orhan’ın aleyhinde konuşmaya devam edin en iyisi.
mehmet raşit küçükkürtül
9 Yorum