türkçe öğretmenliği tahsil ettim. yayınevinde çalıştım. okumayı sökmemi ve mektep tahsilini saymazsak on-on beş yıldır şu kötü körez latin harfleriyle okuryazarlık yapıyorum. karşılaştığım noktalı virgüllerin neredeyse tamamı yanlış kullanılmıştı. zaruret olan yerde konmayan noktalı virgüller, aranmadık yerde karşınıza çıkıveriyor. bu noktalı virgülün hakkını veren, ne idüğünü anlatan ve anlayan kimseye de tesadüf ettiğimi hatırlamıyorum.
“noktalı virgül” terkibinin noktasını biliyoruz, nokta bizim nokta. noktanın tarihi eskidir. arapçanın “nukta”sıdır bizim nokta. mazmunu, remzi boldur. nokta-i nazar’dan biliriz. nokta memuru vardır. hâsılı nokta, tamam. “virgül”ün mâzisi daha yenidir. latince-fransızca üzerinden bize gelmiştir. ibrahim şinasî’nin getirdiğini mektep kitaplarında okuduğunuz noktalama işaretlerinden birisi de bu bizim virgüldür. latincesi virgula, fransızcası virgüle olan bu işaretin mâzîsi eski yunan’a varıyor deniyor. ama fırat ile dicle arasına kadar inmek gerek kökünü bulmak için.
faysal okan atasoy’un “türkçede noktalama” adlı bir kitabı var. noktalama işaretlerinin hikâyesini, her bir işaretin doğru ve yanlış kullanılışlarını hemen bütün tafsilâtıyla anlatıyor bu kitap. editörlük ile meşgûl olan, musahhihlikten ekmek yiyen, yazıya emek verip de bu işe kafa yoran herkesin işine yarayacağı bir kitap. herhalde şimdi piyasada mevcûdu yok. ancak “ulusal tez merkezi”nden kitabın “doktora” formatını indirmek mümkün. aslında noktalı virgüllerini düzelttiğim kişilere zorla bu kitabı okutmak istiyorum. gâvur harflerine geçtiğimizden beri, imlâ işi büsbütün karışık hâle geldi. bugün türkçeyi doğru kullanmak, imlâ tasarrufunu yerinde yapmak konusunda gıkınızı çıkaramayacak hâle getirildiniz. eli kalem tutanlara, “türkçenin hudutlarını habire genişleten” şairlere, öykünün tekniği için beyin patlatan öykücülere türkçe fukaralıklarını gösterseniz hemen ekâbir pozlar takınıp sizi mürebbiyelik, sıkıcılık, bönlük, yersizlik, nâdanlık vs. ile suçluyorlar. bu garibanların ukalıklarını bir yere kadar hoş görüyorum, ne de olsa karşılarına türkçe havarisi olarak hüseyin movit gibi hafiyeler ve feyza hepçilingir gibi hoca hanımlar çıkıyor.
her neyse, biz meselemize dönelim, faysal okan atasoy’un “türkçede noktalama” kitabında noktalı virgül’ün tarihi hakkında epeyce malûmat var, size oradan bir nakil takdim edeceğim:
“noktalı virgül, antik yunan’dan beri kullanılır. bugünkü şeklini italyan rönesans bilgini aldus manutius vermiştir. işaret önceleri satır çizgisinin biraz yukarısında, ortada bir nokta olarak yer alırken zamanla yerini bugünkü şekline bırakmıştır. parkes, işaretin, ilk olarak pietro bembo’nun de aetna (1494) adlı eserinde görüldüğünü, bembo’nun bu işareti, bugünkü virgül ile iki nokta üst üste işareti kuralları arası bir ayrıcı olarak kullandığını belirtir. işaret ilk olarak de aetna adlı eserin aldus manutius tarafından yapılan 1494’teki basıkısında kullanılmıştır. bugünkü şeklini manutius’un kullandığı döküme borçludur. bu şekil değişmeden kullanılagelmiştir. osmanlıcada işarete müfreze adı verilmiştir. kural olarak da virgülden bir üst ayırıcı olarak yazılı metnin seslendirilmesinde virgüle göre biraz daha uzun soluklanılacak yeri gösterdiğine değinilmiştir. cumhuriyet dönemi yazım kılavuzlarında işaretin noktalı virgül adıyla ve aşağı yukarı birbirinin tekrarı kurallarla yer aldığı görülür.” (sy. 197, özel kitaplar, 1. baskı, istanbul mart-2010)
peki, noktalı virgülün doğru kullanımı nasıl olacak? çok merak ediyorsanız kitabı yahut doktora tezini bulun, iyice kavrayın. ama hangi yolu tercih ederseniz edin, noktalı virgül kullanırken bir daha düşünün. şimdiden diyeyim: “orada noktalı virgül kullanılmayacak!”
mehmet raşit küçükkürtül
“Türkçede Noktalama” tezini indirmek için: