Davut Bayraklı, Sedat Umran ziyareti izlenimlerini yazdı.
***
İstanbul Darülaceze’de münzevi bir şekilde yaşamına devam eden Türk Şiirinin usta şairi Sedat Umran’ı ziyaret etmek fikri uzun zamandır zihnimden geçiyordu. Değerli dostum Mehmet Erikli müteaddit defalar kendisini ziyarete gidiyor ve üstat hakkında, sağlığıyla ilgili bilgiler getiriyordu. Sulhi Ceylan, Mehmet Raşit ve ben de Üstadı ziyaret etmek için iş tempomuza göre bir ayarlama yapmak istiyor ancak bir türlü fırsat bulamıyorduk. Sonunda aradığımız fırsat elimize geçmişti. 19 Haziran Perşembe günü bir iş gezisi için ofisten çıkıp Ataşehir’e yolumuz düşünce Mehmet Erikli “Dönüşte Darülaceze’ye gidip üstadı ziyaret edelim mi?” dedi. Kaç haftadır bu düşünceyi gerçekleştiremediğim için içimde bir sıkıntı vardı zaten. Bu nedenle hemen atılarak “İyi olur. Artık zamanı gelmişti, hatta geçiyordu bile.” dedim.
Sedat Umran, 89 yaşında ama hafızasıyla gençlere taş çıkartacak kadar dinç bir şair. Hafızasının derinliklerinde sakladığı ve zaman zaman ziyaretçileriyle paylaştığı şiirleri duysanız şaşar kalırsınız. Sedat Umran için “Şairliğin de ötesine geçmiş, hayatı şiir olmuş bir şair” diyebilirsiniz yani. 89 yıllık koca bir ömür hep şiirle, edebiyatla iç içe geçmiş, hayatını Türk Şiirine, Türk Edebiyatına harcamış bu büyük şair, şimdilerde münzevi bir şekilde yaşıyor. Son dönemlerde sağlığı devamlı bozulan Umran, sevenlerini arada korkutsa da, son ziyaretimizde kendisini daha iyi gördük. Halsizlikten yerinden kalkamayan üstat, her ne kadar bize şiir okuyamasa da, arada sorduğumuz sorulara cevap verdi. Sıhhatinin çok iyi olmadığını, öksürüklerden muzdarib olduğunu söyledi.
Darülaceze’ye girdiğimizde kendisinin yattığı yere doğru yürürken heyecanlanmıştım. Sedat Umran, 222 no’lu odada kalıyordu. Odaya girdiğimizde iki yatak vardı, ancak üstadın tek başına kaldığını öğrendim sonra. Bir yatak boştu ve odanın penceresi bahçeye bakıyordu. Hemen arkamızda küçük bir dolap vardı. “Bizim Türk şiirine sığdıramadığımız Sedat Umran’ı, şu küçük odaya nasıl sığdırmışlar?” diye düşünmeden edemedim doğrusu. “Hayattayken kıymeti bilinmeyenlerden mi?” sorusunu zihnime çok düşürmemeye çalıştım. Sağlığı için söyleyecek çok bir şey yok aslında. Umran’ın her hangi bilinen bir hastalığı yok. Sadece yaşlılığa bağlı rahatsızlıkları var. İnşallah kısa zamanda toparlanır ve eskisi gibi sıhhatine kavuşur da, biz de kendisinden güzel şiirlerini dinleriz.
Odasında oturup öylece kendisini izledik. Umran, derin derin nefes alıyor ve arada Mükerrem Mete ile bana bakıyordu. Mehmet Erikli’nin sıhhati ile ilgili sorularına kısa cevaplar veriyor ve yorgun olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. Dışarı çıkıp çıkmadığını sordum ancak tam olarak duymadı bizi. Yine de kendisini daha iyi gördük diyoruz, zira bir hafta öncesinde hiç konuşmuyor sadece uyuyordu. Aradan geçen bu bir haftalık zaman üstada yaramış, şimdi az çok konuşuyor, sorulara cevap veriyordu.
Türk Şirinin büyük ismi Sezai Karakoç ile dostluğu olan Sedat Umran için Karakoç “Büyük Şair” tanımlamasını kullanmıştı. Hakikaten eşyanın dilini şaşırtıcı bir şekilde kullanan Sedat Umran, Türk Şiirinde kendine özgü bir alan açabilen ender şairlerdendir. Şiirde eşyanın metafizik tarafını devamlı kurcalayan, semboller kullanan Umran “Leke” kitabıyla birlikte artık bir ekol olmuştu. Rahmetli Hilmi Oflaz da “iyi şair” olarak görür Umran’ı. Yine “Dâhiler ve Deliler” kitabında Mehmet Niyazi “seviyeli bir şair” olarak gördüğü Umran için “yüzyılımızdan yarınlara kalacak birkaç şairden birisi” diye bahseder.
Kendi şiirlerinin dörtte üçünü ezbere bilen ve çevirdiği şiirler dâhil, zihin dünyasında 40 bin mısra tutan bu büyük şair için, “şair” demenin ötesinde “hayatı şiir olan şair” tanımlamasını yapsak belki de daha doğru olur. Onunla konuştuğunuzda, her konuyla alâkalı bir şiir okuduğunda şaşırmamalısınız bu yüzden. Şiir dünyasında keşfe çıkmayı bir an bile ihmal etmeyen “mistik kâşif şair” bugün için hâlâ şiirler yazmaya devam ediyor. Küçük bir not defterine not aldığı şiirlerini bir gün tamamlamasını umut ediyoruz.
Bu arada www.edebifikir.com da Sedat Umran üzerine eğilerek üstadın kaleme aldığı bazı şiirlerini ilk defa yayınlamaya başladı. Umuyorum ki ilerleyen günlerde Sezai Karakoç ve İsmet Özel dosyası gibi, bir Sedat Umran dosyası ile okurlarının karşısına çıkar.