-kitaba dönmeye çağrı-
Bazen fütursuzca yazarken buluyorum kendimi. Bu durum kelimelerle kurguladığım bir dünyanın varlığını ortaya koymaktan ibaret. Kelimelerle kurgulanan bu dünyanın aslında bir kaçış olduğunu da söyleyebilirim. Bu hal, dünyanın beni yorduğuna da yorulabilir.
Dünya her yanıyla yorar insanı. Yazmak da bu yorgunluğun farkındalığını ortaya koyma biçimi. Yazmak, bir iç düşünüş eylemi. Kendi iç evrenine kurgulanan dünyaların ayrıntılarla tasviri.
İnsan dilediği biçimde dilediği kelimeyi kullanarak cümleler kurabilir. Karalamalarıyla kendini rahatlatabilir. İçerisinde biriktirdiği anlamları aktararak ferahlayabilir.
Yazmak bir dua biçimidir kimi zaman. Yakarışlar, münâcatlar… Her kelime bir tür niyaz, o ilahi cezbeye kapılmış ruhun sesi. O iştiyak ve heyecan…
Kelimelerle kendimi bir anda bir zengine çevirebilirken bir anda kendimi yoksul bir hale de sürükleyebiliyorum. Anlık bir biçimde belirginleşen bu durum, her yazan için aynı tadı verir mi bilmiyorum.
Yazarlar, kelimelerle uğraşırken onlara sırrını işler. Her kelime aslında yazanlar için bir sırrın ortaya çıkışı, ifşa edilişi, sırrın bilinir kılınmasının yansıması olarak durmaktadır. Yazılan her eser bu yüzden yazanın söylemek isteyip de söyleyemediği düşüncelerin yansıması olarak okunabilir. Çünkü metinler farklı biçimlerde çözümlemelere müsait eserlerdir. Ortaya konulan eserlerin farklı biçimlerde okunmasının mümkünlüğü sırrın sahibini aşikâr etmek için çıkar yoldur.
Yazarlar kendi kendilerine söyleyemediklerini kelimelere yükleyerek anlatmaya çalışır. Söyleyemedikleri, ifade edilemez anlamında değil, çünkü yazmak kimi zaman rahatsız edici bir eylemdir. İçerisine kökleşen anlamların -ki bu bir şekilde kendisiyle bütünleşmiştir- düşüncelerin, seslerin yazıya aktarılması, iç sesin dış sese dönüşmesine neden olur. Bu da kimi zaman istenilen sesin istenilen biçimde anlaşılmasını engeller.
Birileri yazmanın, konuşulamayanların aktarımı olarak nitelemektedir. Bu da doğrudur. Çünkü yazının ilk hali “iç seslilik halidir.” Bu aslında düşünce evresine tekâbül eder. Bu aşamadan sonra anlam, iç sesin biriktirdiği biçime yaslanır. İç sesin anlam ile birleşmesi, istenilen anlamın hangi anlama bürüneceği durumu bazı sıkıntılara neden olabilmektedir. Çünkü her düşünce, düşünüldüğü kelimelere yaslanamaz. Yani her düşünce istenildiği biçimde kelimelerle anlaşılamaz. Düşünme, anlamın katmanları arasında dolaşarak kendine en yakın yansımaları alır.
Yazmak insan için rahatlatıcı bir eylem mi? Bu durum kişilere göre farklılık gösterir. Yazmasam delirdim örneği üzerine bu güne kadar birçok şey söylendi. Her yazar için yazının bir anlamı vardır. Yazmak, kendini içinde öncelikle ispata kalkışmaktır. Yazar varlığını ispata girişir.
Bilal Can
1 Yorum