Duyguların Gücü

“Üz”, eski Türkçede kesmek, koparmak anlamına geliyor. Üzmek kelimesi bu köke dayanır. Üzmek kesip koparılmışlığı, kırılmışlığı ifade eder. Üzülen kişi bir şeylerden koparılmış ve kırılmış demektir. Kişinin hedeflediği ve ulaşmak istediği şey ile arasının açılması sonucu bir koparılmışlık hali doğar. Arzulanan nesne ile insanın arasına bir boşluk (uzaklık) girer ve böylece kalpte hüzün oluşur. Arzulanan ile arzu sahibi arasında niyet sebebi ile mecazen de olsa bir birliktelik vardır. Ama istenmeyen şartların araya girmesi ile bu birliktelik bozulur ve kişi üzülmeye başlar. Üzülmek, can sıkıntısını, can sıkıntısı ise ruhun bedene sığamama durumunu ve bedenin dışına çıkma arzusunu tetikler. Bu durumda kişinin önünde iki seçenek belirir. Ya gayretini arttırıp arzulanan şeye ulaşmak için daha fazla çalışmak ya da üzüntü denizlerine gark olmak. Fakat bir de, gayret ne kadar çok olursa olsun ulaşılamayacak şeyler var. Burada ise kadere rıza gerekir sadece. İsyanın hiçbir getirisi yoktur. O halde üzülmek bir ruh durumu olup kişinin nesnelere verdiği değer ile orantılı olarak artar ya da azalır.

Günlük hayatta nesnelere çeşitli değerler yükleriz. Nesne, nesne olması sebebiyle kendinden bir değeri yoktur. Çok sevdiğimiz ve bizim için olmazsa olmaz bir şeyin değeri haliyle yüksek olur. Bazı şeylere ise hiç ya da son derece az değer veririz. Mesela tasavvuf ehli eşyaya, eşya (fani, geçici) olmaları sebebiyle hak ettikleri değeri yükledikleri için herhangi bir kayıp anında üzülmezler. Ama bir eşyaya kendini aşan bir değer (sevgi) yüklendiğinde, kişi bunun kaybı esnasında son derece üzülür. İşte eşyanın insanın üzerinde tahakküm kurması da burada başlar. Haddini aşan her değer, kaybı sonrasında üzüntü doğurur. Ama üzüntü hiçbir zaman talep edilmez. Her insan doğal olarak mutlu olmak ve sorunların kendisinden uzak olmasını ister. Dünya hayatının gerçeği ise buna izin vermez. Adeta her insanın peşinde mutluluk ve üzüntü kol gezer. Sırası gelen yüzünü gösterir. Fakat her ne kadar istenmese ve kendisinden kaçınılsa da üzülmenin de iyi yanları vardır. Öncelikle insanı kendi içine döndürür. Düşünce kuvvetini tek noktada toplamayı sağlayıp muhakeme gücünü arttırır. Motivasyonu yükselterek sorunlar karşısında cevap arama iştiyakının artmasını sağlar. İnsanın, gerçek dostlarının kim olduğunu anlamasını sağlar. Çünkü düşenin dostu sadece gerçek dosttur. O halde her bir duygunun insan hayatında önemli rolleri vardır. Kişinin kendini tanıması ve inşâ etmesinde bütün duyguların bir görevi vardır ve üzüntü de buna dâhildir. Yeter ki doğru şartlar oluşturulsun.

Mutluluğun değeri, üzüntü ile ortaya çıkar. Ara ara yaşadığımız üzüntüler mutluluğun ne kadar güzel ve istenen bir şey olduğunun bilgisine ulaşmamızı sağlar. Sürekli aynı nimetin içinde olmak, o nimete karşı bir körlük doğurur. Balıkların sürekli denizde olup denizi bilmemesi gibi. İşte hayat bizi mutluluk ve üzüntü arasında dolaştırırken bir duygu bir diğer duyguyu anlamaya hizmet eder.

Hoştur bana senden gelen: / Ya hilat-ü yahut kefen, / Ya taze gül, yahut diken… / Kahrın da hoş lütfûn da hoş.” şiiri mutluluk ile üzüntüye aynı gözle bakılması ve zıtların tevhid edilmesi gerektiğini ifade eder. Çünkü kulun başına gelen her bir iş son takdirde Allah Teâlâ’nın dilemesi ile gerçekleşir. Allah ise mutlak iyidir ve bu sebeple ondan çıkan her iş de iyi ve de güzeldir. Üzülmek dâhil kulun başına gelen her şey bir amaca hizmet eder ve insanın kendini tanımasını sağlar. Hayata karşı direnç sahibi yapar ve tecrübe kazandırır. Sözün özü insan üzülen bir canlıdır. Eşyanın değerini kendisinin verdiğini fark eder ve bu değerin kontrol edilebileceğinin bilgisine ulaşırsa önünde sonsuz bir imkân açılır. Öyle ki insanın en çok kaçtığı ve elinden geldiğince hatırlamak istemediği ölüm bile şeb-i arûs “düğün gecesi” olarak ifade edilebilir.

Sulhi Ceylan

(Eşik Dergisi, 2.sayı)

 

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Hazel Hatice Turna , 15/12/2022

    Eşya hizmetçidir diyebiliriz aynı zamanda. Biz değer veriyor ve kontrol edebiliyorsak yani bu iradenin sağlam olması da demek.O kontrol edebilme bilgisine ulaşırsa önünde sonsuz bir imkan açılır demişsiniz.Bunu tecrübe ettiniz galiba.Somut bir örnek verebilir misiniz?

  • Bilmesendeolur , 15/12/2022

    Kendime üzgünüm. Babama. Anneme. Ünsiyet kurduğum her insana karşı üzgünlük duyuyorum. Zaman zaman size dahi kırılıp üzgünlük duyuyorum. Tüm bunların hülasası kendime çıkıyor. Nihayetinde kendi çığlığına büyüyene harici istinadlar birşey ifade etmiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir