Derisini Değiştiren Yılanın Hayreti – 7

Farsça bir kelime olan derviş; muhtaç, yoksul ve kapı önü gibi anlamlara gelir. Tasavvufta ise anlamı, Allah’a karşı acziyetinin farkında olup safiyane bir şekilde kulluğunu yerine getiren seyr-i sülûk yolcusudur ki, bir hırka bir lokma anlayışına göre kendini Rabbinin tecellilerine teslim etmiştir.

Derviş; dünya sevgisini kalbinden çıkartmış ve Allah’a karşı son derece aciz olduğunun idrakine varmış ve bu sayede sebeplerin baskısından da kurtulmuştur. Dervişler, “Ey insanlar sizler Allah’a muhtaçsınız (fukara), Allah kuşkusuz zengin ve övülendir.” (Fâtır, 15) ayetini her an yaşayan kullardır. Her insan fakirdir ama önemli olan bu hali idrak etmektir. Dünya malı ve edinilen mevkiler kişiye Allah’a karşı fakir olduğunu unutturabilir. Hâlbuki yaratılmış olmak aynı zamanda muhtaç olmak demektir. İşte dervişler bu muhtaçlığını sadece Allah’a itiraf etmiş ve Allah’la zenginliğe kavuşmuşlardır. Hakiki fakirliğe ulaşan derviş ilahi yakınlığa ermiştir.

İbn Arabi k.s. (1165-1239) hazretleri fakirliğin, dervişlerin ulaştığı nimetlerin en lezzetlisi olduğunu söyler. Çünkü fakirlik, dervişi Hakk’ın huzuruna çıkarır ve Hak da kendisinden razı olur.

***

Eskiden dervişler yanlarında “keşkül” denen bir bohça taşırlardı. Hindistan cevizi kabuğu veya abanoz gibi sert ağaçtan yapılan bu bohçaları dervişler iki ucundan zincirle bağlayıp yanlarında taşırlar ve dilenmekte kullanırlardı. Dilenmek deyince şu açıklamayı yapmamız gerekiyor: Dervişler aslında Allah’ın dilencileridir. Kendilerine kim ne hediye ederse etsin, bu hediyeyi Allah’tan bilirler. Gözleri faniyi değil bâki olanı görür.

Derviş acizliğine sarılırken elinde tuttuğu keşkül de bu acizliğinin itirafı gibidir.

***

Ataullah el-İskenderî k.s. hazretleri (v. 1309); “Dervişin günah ve hata işlemesi sonucu Allah Teâlâ’nın rahmetinden ümidi azalırsa, bu durum o dervişin ameline güvendiğinin işareti olduğunu” söyler.

Yaptığı ibadete güvenmek derviş için en büyük tehlikedir. Bu durum dervişin kibre düşmesine sebep olur. Tabiîn’in büyüklerinden Cübeyr b. Nufeyr rh.a.’e (v.699) kibir çeşitlerinden hangisinin daha kötü olduğu sorulduğunda, “İbadet kibri!” buyurmuşlardır.

Bu hastalığa yakalanan kişi yaptığı ibadetler karşılığı olarak Allah’tan kendini Cennet’e koymasını bekler. Fakat bu kişi ibadetleri terk ettiğinde ise elinde hiçbir şeyi olmadığını düşünür ve Allah’ın rahmetinden ümidi kesilir. İşte Ataullah el-İskenderî k.s bu duruma dikkat çeker. Kısacası derviş ameline değil Allah’a güvenmelidir. Kul olmak bunu gerektirir.

***

Mehmed Zahid Kotku k.s. hazretleri (1897-1980) arabasıyla bir ziyarete gidiyormuş. O esnada şoför bir şeye kızmış olacak ki “İnsanın izzeti nefsi ile oynuyorlar!” diye çıkışmış. Mehmet Zahid Efendi birden celâllenip “Efendi ne diyorsun, nefsin izzeti mi olur! Nefsin kendisi rezil bir şeydir, sen kalkmış izzet veriyorsun!” buyurmuş.

İzzet sözlükte itibar, büyüklük ve kıymet gibi manalara gelir. Kişi kendini başkalarından büyük gördüğü için bazı durumları nefsine yakıştıramaz ve “izzet-i nefsime dokundu” der. Hâlbuki bu kibir alametidir. Dervişe yakışan ise tevazu, sevgi, şefkat gibi kişiye cennetin kapılarını açacak güzel huylarla donanmasıdır.

***

İbn Arabî k.s. hazretleri (1165-1239): “Derviş, kendisiyle oturan bir kimseden bir an ayrılıp veya bir nefes yüz çevirip sonra o kişiye tekrar döndüğünde, ‘Muhtemeldir ki o, ilahî nazardan bir nazar elde etmiştir ve bununla bu nazardan daha yücesi kendisine hâsıl olmuştur’ der. Tazim ve hürmetle onunla karşılaşmaya hazırlanır. Bu, dervişlerin Allah’la birliktelik adabındandır.” buyuruyor.

Allah her an yeni bir tecellidedir ve tecelliler asla tekrar etmez. Bu sebeple etrafına dikkatli bakan derviş Allah’ın her an yeni bir tecellisine şahit olabilir. “Her gördüğünü Hızır bil!” düsturu sebebiyle derviş başkalarına nazaran kendini küçük görür ve karşısındaki kişiye hürmet gösterir.

Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Ali Yasin Doğan , 19/10/2016

    Yüreğinize sağlık. Çok hoş bir hatırlatma olmuş.

  • Osman Erba? , 19/10/2016

    Bu dervi?ler devlet s?k?nt?ya girdi?inde yahut kriz dnemlerinde nas?l bir tav?r sergilemektedir. Bunu ?unun iin soruyorum toplumsal bir faydalar? yokmu? gibi anlat?l?yor sadece birer kuru rnek gibi gsteriliyor. Yanl???m varsa dzeltmeniz dile?i ile hay?rla kal?n.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir