Tarihe baktığımız zaman dünyayı aldatan bazı simaların halen kahraman gibi gösterilmesi küresel bir komplo mu sence?
Komplo mu bilmem ama bazı isimler ve onların yaptıkları üzerinden uzun yüzyıllar insanların aldatılmış oldukları bir gerçek. Bunun altındaki neden nedir? İşin bu kısmı biraz komploya girebilecek açıklamalarla dolu. Ama biz ayağımızı gerçeklerden kesmeden konuşmalıyız.
Peki, bilimsel gerçekler diye bize yutturulan hadiseleri nereye koyacağız? Neticede ortada bir aldatma var. Bu, sadece bilimdeki üstünlük yarışından kaynaklanıyor dersek meseleyi hafife almış olmaz mıyız sence de?
Belki bu noktada haklı olabilirsin ama öncelikle bize ne yapıldığını bulmalıyız. Onu bulursak ne yapmamız gerektiğini de buluruz. Yoksa Darwin, Freud, Comte, Stalin, K. Marx gibi isimlerin büyük bir aldatmacanın birer parçası olduğu kısık sesle de olsa konuşuluyor. Ama mesele bizi kimin kandırdığı değil çünkü isimler her zaman değişir. Asıl önemli olan bunu kimin yaptığından ziyade nasıl ve neden yaptığı.
O zaman şöyle sorayım sana, Kilise tarafından aziz ilan edilerek fikirleri tartışılmaz kabul edilen Batlamyus, zaman içinde biraz araştırılınca aslında kitap aşırmış bir hırsız olarak karşımıza çıkıyor. Batlamyus’tan söz ediyoruz, yani neredeyse 2000 yıllık bir yalandan! Onun ortaya koyduğu düşüncelere karşı çıktığı için bu süre içerisinde birçok bilim adamı işkence gördü, öldürüldü. Buradaki trajedi nasıl açıklanacak?
Madem Batlamyus hakkında konuşacağız o zaman ondan ve fikirlerinden bahsedelim önce. Batlamyus, dünyanın evrenin merkezinde olduğunu ve güneşin dünyanın çevresinde döndüğünü söylüyordu. Galileo dâhil birçok Batılı bilim adamı, Batlamyus’un bu düşüncesine karşı çıktıkları için engizisyonlarda sürünmüşler hatta bazıları öldürülmüştü. Bunların hepsi doğrudur. Buradaki yanılgı “organize edilmiş, bilinçli bir şey mi?” kesin olarak bilmiyorum. Ama hadisenin detayları dikkate değer bence. Batlamyus, Makedonyalı İskender’in Yunanistan’ı almasından sonra İskenderiye’ye gelip buraya yerleşen bir Yunanlı ailenin oğluydu. O dönemde İskenderiye’de biraz matematik, astronomi ve coğrafya bilgisi tahsil etti. Uzun uzadıya okumaya karşı fazla sabrı olmayan bu adam İskenderiye kütüphanesinde bir kitabı gizlice aldı. Kitap, el yazması astronomi kitabıydı ve Antikçağ Yunan astronomlarından Hipparkhos’a aitti. Hipparkhos, Rodos adasında gerçekleştirdiği gök cisimlerine ait gözlemlerini bu kitapta toplamıştı. Kitabı alan Batlamyus, eserdeki trigonometrik hesapları tam olarak anlayamasa da kopya edip üzerine de kendi adını yazdı. Kitabın giriş kısmında da “Bu araştırmaları, İskenderiye’de kaldığım süre içerisinde yorucu çalışmalardan sonra gerçekleştirdim.” diye not düştü.
Ben, bu kadar detaylı bilmiyorum konuyu. Ancak kitabı kiliseye hediye ettiğini ve bu olay üzerine Kilise de kitabı inceledikten sonra Batlamyus’u “Batı’nın resmi astronomu” ilan etti. Kitaptaki bazı bilgilerin de yanlış olduğunu biliyorum.
Bunlar doğru ancak Batlamyus kitabı kiliseye “hediye” etmiyor, “ithaf” ediyor. Küçük ama önemli bir ayrıntıdır bu. Genel hatlarıyla anlatacak olursak şöyle diyebiliriz: Hipparkhos’un eserini okuduktan sonra oradan güneş, ay ve gezegenlerin hareketleri hakkındaki bilgileri öğrenir, kendi fikirlerini de katarak eseri kendi kitabı gibi ilim dünyasına sunar. Batlamyus’a göre, merkezde dünya bulunmaktadır ve güneş, ay ile gezegenler çevredeki taşıyıcı çemberlerde dolaşmaktadır.
Peki, gerçeğin ortaya çıkması nasıl oluyor? Kitabın ona ait olmadığını ve içindeki bilgilerin hatalı olduğunu ilk kim buluyor?
Batlamyus kitaba kendi fikirlerini de ekledikten sonra ona “Büyük Bileşim” adını veriyor. Eser, Arapçaya “Almagest” ismiyle tercüme ediliyor. Tercümeyi inceleyen Müslüman astronom Battanî (858-929), kitabın neredeyse baştan sona hatalarla dolu olduğunu görüyor ve yazdığı “Şerḥu’l-maḳāleti’l-erbaʿa li-Baṭlamyûs” adlı kitabında onun bütün yanlışlarını ortaya çıkarıyor. Bizim az bildiğimiz hikâye de bu aslında. Battanî, Batlamyus’un trigonometri bilmediğini de ispat ediyor. Yıldızların hareketlerini Batlamyus’tan daha doğru hesap eden Battanî, onun ay ve gezegenlerin yörüngelerindeki yaptığı bir takım yanlış hesapları da düzeltiyor. Daha sonra yine başka bir İslâm âlimi Batruci, Batlamyus’un güneş sistemi ile görüşlerinin yanlışlarını buluyor. Çünkü Batlamyus, dünya sabit gökler ise dönüyor diyordu.
Ben de Batı dünyasının bunu ilk keşfettiğini düşünmüştüm. Oysa İslâm âlimlerinin bu yanlışları bulması, o dönemde İslâm dünyasındaki ilim seviyesinin büyüklüğü düşünülünce şaşırmamak lâzım.
Bu eleştirileri biz yapınca genelde sert ve acımasız olduğumuz söylenir. Ama İngiliz gazeteci-yazar Nicolas Wade “Gerçeğe İhanet Edenler” adlı kitabında Batlamyus için neler söylüyor! Diyor ki: “Batlamyus’u ele veren cehaleti olmuştur. Çünkü o, çaldığı kitaptaki gözlemlerin Rodos’ta yapılmış olduğunu anlamayacak kadar trigonometriye yabancı biriydi. Gözlendiğini iddia ettiği 1025 yıldızdan hiçbirini İskenderiye’den görmek mümkün değildi. Zira Rodos’la İskenderiye arasında 5°lik bir fark vardır. “Almagest” adlı kitabında 25 Eylül 132’de, saat 4’de gördüğünü yazdığı bir sonbahar ekinoksu, modern tablolar takip edilerek geriye doğru gidildiğinde, İskenderiye’den ancak 24 Eylül’de, saat 9.52’de gözlenebileceği ortaya çıkarılmıştır. Verdiği tarih ve saat, ancak Rodos için doğru çıkmaktadır.”
Aldatmacanın büyüklüğü de burada galiba! Adamın kullandığı gözlemlerin hepsi Rodos’ta yapılmış, kendisi orada bulunup bir tek gözlem yapmamış anladığım kadarıyla. Ama Hipparkhos’un Rodos adasında gerçekleştirdiği gök cisimlerine ait gözlemlerini topladığı astronomi kitabından aynen almış her şeyi. Sonra da ben yazdım, ben yaptım demiş.
O dönemde bu normal olabilir. Neticede, kim bilecek, nereden görecek diye düşünmüştür sanırım. Ama bugün için bilimsel intihallerin olması daha korkutucu. Bugün neyi, nereye kadar saklayabilirsin ki? Bir de, burada sadece bir ismi konuştuk. Daha böyle ne isimler ve yapıldığı iddia edilen ne bilimsel deneyler var. Bilimi aldatanlar, insanlığı kandıranlar, sahte bilim üretenler sandığımız kadarıyla bir avuç azınlık değil yani.
Davut Bayraklı