Acemi Yolcu

Muhammet Emin Oyar yolculuğun satır aralarını yazdı.

***

 “Yol bitmez
Yürü, yürü, yürü
Yol bitmez
Yarın yine olur bugün…”

Yol göründüğünde, otobüs bileti almaya gidilir. Varmak istenilen yere tren de gider aslında ama otobüs tercih edilir. Bunun birçok sebebi vardır. Gidilecek yerde ve oradakilerle birkaç saat daha fazla zaman geçirilmek istenebilir ya da namaz vaktini kaçırmamak için acele etmek de otobüsü trene tercih etme sebebi olabilir.

Gece yolculuğunu tercih edenler vardır. Bunlar, otobüste mide rahatsızlığı geçirenler ya da gözünü kapatıp açıncaya kadar gideceği yere varmak isteyenlerdir. Gözünü kapatıp açıncaya kadar gideceği yere varmak isteyenler, otobüs hareket eder etmez uykuya dalarlar. Hatta uyanmamak için ilaç da alırlar. Varacakları yere kadar deliksiz uyurlar ve onları uyandırmak muavinin görevidir. Bu kişiler için yolculuk, gereklidir fakat harcanan zaman ve zahmet gereksizdir. Bu yüzdendir ki yolculuk esnasında saatlerin an olmasını isterler.

Nadir de olsa koridor kenarından yerini ayırtanlar vardır. Bunlar, naif sigara tiryakileridir. Verilecek molada yanındaki kişinin uyuma ihtimalini düşünerek koridor kenarında yolculuk etmeyi tercih ederler.

Bundan daha birkaç sene önce otobüslerde verilen ikramlar sabitti. Çay, kahve, meşrubat bir de kek verilirdi. Şimdi bakıyoruz kahvenin bile birkaç çeşidini getiriyorlar. Yalnız ikramlardaki çeşit artsa da muavinlerin tavrı değişmiyor. “Ne isterdiniz?” diye sorduğunda bile yüzünde “Biriniz de bir şey istemesin!” ifadesini görünce bize de “İkisi bir arada kahve alabilir miyim? Hee, bir de şeker alsam? Küp şeker yok mu? Neyse tamam toz da olur. Peki, bu keklerin meyvelisinden kalmadı mı?” gibi muavinleri şekilden şekle sokacak soruları sormak vacip olur. Tüm bunlardan sonra bir de kulaklık istenilir ya muavinden, “Bakar mısınız? Bir kulaklık alabilir miyim? Bu bozulmuş herhalde” dediğinizde, sanıyorum muavinin yüz ifadesini herkes gözünde canlandırabilir. İş bu raddeye geldiğinde dahi her şeyi isteyebilirsiniz. Bu istediklerinizi yapacaklardır. Fakat sakın poşet istemeyin. Sinsi bir gülümsemeyle “Kalmadı” deyip kestirip atarlar. En iyisi siz, yolculuğun ilerleyen vakitlerinde poşet ihtiyacınız olabileceğini düşünün ve muavinlerle en başından iyi geçinin.

Beklenmedik bir anda otobüs yavaşlar. Gecenin karanlığında rüzgârın ıslığına kırmızı ve mavi renkli ışıkların dansı eşlik eder. Yol tek şeride düşmüştür. Biraz ilerleyince bu olanların sebebi anlaşılır. İki araba yekvücut olmuştur. Etrafındaki polis ablukasını ve sağlık görevlilerinin koşuşturmalarını takip eder meraklı gözler. Otobüste bir anda fısıldaşmalar duyulur. “Ne olmuş, ne olmuş? Ölü var mıymış?” İşte o zaman akla gelir geçen senelerdeki bayram öncesi kaza istatistikleri. Ve o zaman akla gelir ölüm.

“…Hepimizi toplasan koca bir kördüğüm / Bir de bakmışsın gelip de alır ölüm.”  diyerek noktayı koyar ünsüz şair.

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir