6 Ağustos 2018 tarihinde çeşitli internet sitelerinde bir “kültür haberi” yayımlandı. İbn Haldun Üniversitesi ve Esenler Belediyesi’nin işbirliğiyle dört yıl içinde 100 adet siyasetnâme kitabının önce tercümesi, ardından da yayımı yapılacakmış. Projenin ismi “Siyaset ve Ahlâk Klasikleri”. Üniversitenin web sitesinde haberin* detayları mevcut. Projenin danışma kurulunda İbn Haldun Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. İrfan Gündüz, Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Recep Şentürk, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu ve Prof. Tahsin Görgün yer alıyormuş.
Eğer Türkçeye tercüme edilip yayımlanan siyasetnâmelerden haberiniz yoksa bu projeyi tereddütsüz takdirle karşılarsınız. Fakat eğer önceki çalışmalardan haberiniz varsa ve Prof. Recep Şentürk’ün projeyi takdim ederken söylediklerini okumuşsanız, takdirinize kocaman bir hayret duygusu da eşlik eder. Sayın Recep Şentürk projenin tanıtım toplantısında şunları söylemiş: “Üniversitede Mukayeseli Siyaset Düşüncesi dersi veriyorum. Bu derslerde çektiğimiz en büyük sıkıntı, İslâm ve Türk siyaset düşüncesine dair kaynakların olmaması. Bir kısmı basılmış ama mevcut değil. Bir kısmı hiç basılmamış, bir kısmı gençlerin hiç anlamayacağı dilde basılmış. Ancak Batı siyaset düşüncesi söz konusu olduğunda kaynaklar son derece kolay bir şekilde basılmış ve öğrenciler de bunları çok iyi anlıyor. Bu yüzden biz eğitimde çok ciddi sıkıntı çekiyorduk. Bu anlamda bu proje Üniversitemizin ‘gelenekli yenilikçilik’ düşüncesine uygun düşen bir proje. İnşallah siyaset düşüncesi geleneğimizden istifade ile bu konuda ne gibi yeni şeyler söyleyebiliriz arayışı içinde olacağız.”
Öncelikle İslâm ve Türk siyaset düşüncesine dair kaynakların durumuna bir bakalım, sonra Recep Şentürk hocamızın eleştirdiği dil konusuna değinelim.
Büyüyenay Yayınları (2012-2018) tam 24 tane siyasetnâme kitabı yayımladı. Liste şöyle:
Büyüyenay Yayınları Siyasetnâme Kitaplığı
- Fârâbî – Es-Siyasetül Medeniyye veya Mabâdi’ül-Mevcudât
- Abdüsselâm El-Amasî – Siyaset Ahlâkı / Tuhfetü’l-Ümerâ ve Minhatü’l-Vüzerâ
- İbn-i Fîrûz – Adaletin Aydınlığında / Gurretü’l Beyzâ
- Şeyhoğlu Mustafa – Büyüklerin Hazinesi Âlimlerin Mihenk Taşı / Kenzü’l-Küberâ…
- Ebü’n-Necîb Şeyzerî – Siyaset Stratejileri / Nehcü’s-Sülûk fî Siyaseti’l-Mülûk
- Pîr Mehmed Za’ifî – Hükümdarlar Bahçesi / Gülşen-i Mülûk
- Aristoteles – Savaş Adabı / Âdâb-ı Harb ve Üslûb-u Ceng
- İbn Zafer – Devletin Ölümsüzlük İksiri / Sülvânü’l-Mutâˊ fî Udvâni’l-Etbâˊ
- Abdülaziz Çâvîş – İslâm ve Siyaset – Hz. Ali’nin Bir Emirnâmesi, Tercüme: Mehmet Âkif Ersoy
- Gelibolulu Mustafa Âlî – Siyaset Sanatı – Nushatü’s-Selâtîn
- İmam-ı Gazâlî – Mülkün Sultanlarına – Nasihatü’l-Mülûk
- Sa’dî-yi Şirâzî – Hükümdarlara Öğütler / Nasihatü’l Mülûk/Şeyh Sa’dî’nin Abaka Hân’a Yazdığı Nasihatnâme/Takrirat-ı Selâse
- Mehmet Şakir Yılmaz – Sultanların Aynası – Ahmed bin Hüsameddin Amâsî ve eseri Mirâtu’l-Mülûk
- İbrahîm bin Muhammed – Devlet ve İnsan Âdâbu’l-Hilâfe ve Esbâbu’l-Hisâfe Tercümesi
- Kâtib Çelebi – Siyaset Nazariyesi – Düstûru’l-amel li Islâhi’l-Halel
- Alî bin Ebî Bekr el-Herevî – Siyaset ve Savaş Sanatı – Tezkiretü’l-Hereviyye fî Hiyeli’l- Harbiyye
- Tunuslu Hayreddin Paşa – Ülkelerin Durumunu Öğrenmek İçin En Doğru Yol-Akvemü’l-Mesâlik fî Marifeti Ahvâlü’l-Memâlik
- Sivas Mutasarrıfı Abdî Efendi – Dil ile Akıl Arasında Söyleşi – Nutk-ı Bî Pervâ ile Akl-ı Dânâ Beyninde Muhâvere
- Koca Sekbanbaşı Risâlesi – Avâmın Düşüncelerinin Reddedilmesi Hulâsatü’l-Kelâm fî Reddi’l-Avâm
- Lütfi Paşa Asafnâme
- Necmeddîn Dâye – Hüküm Sahiplerinin İzleyecekleri Yol Mirsâdü’l-İbâd….
- Hasan Bey-zâde Ahmed Paşa – Devlet Yönetimi İçin Bilgelik Kılavuzu-Usûli’l-hikem fî Nizâmi’l-âlem
- Ségur – İçimizdeki Ülke-Kişver-i Derûn ve Bir Tercümenin Hikâyesi
- Mehmed Lebîb Efendi – Keşfedilen Cevherler / Cevâhir-i Mültekata (2 Cilt)
Önümüzdeki yayın döneminde Şeyhoğlu Mustafa’nın Hurşidnâme’sinin de yayımlanacağını öğrendim. Ayrıca iki eser üzerinde daha çalışmalarının sürdüğünü biliyorum. Ayrıca, Klasik Yayınları da “Siyaseti Yeniden Düşünmek” alt başlığı ile bu konuda dikkate değer eserler neşretti:
- Özgür Kavak – Abbasi Veziri Tahir’den Oğlu Abdullah’a Siyasi Nasihatname
- Ebu Osman el-Cahız – Saray Âdâbı – Kitabü’t-Tac fi Ahlâki’l-Müluk
- Ali b. Muhammed el-Gazzali – İslam Hükümdarları İçin Siyaset Rehberi – Tahrirü’s-Sülûk Fi Tedbiri’l-Müluk
- İbnü’t-Tıktaka – Siyaset Âdâbı
- Maverdi – Bilge Yöneticinin Elkitabı – Edebü’l Vezir
- Necmeddin-i Dâye – Sufi Diliyle Siyaset
- Bedreddin İbn Cemaa – Adl’e Boyun Eğmek – Ehl-i İslam’ın Yönetimi İçin Hükümler
Muhtelif yayınevleri tarafından neşredilen siyasetnameler ise şöyle:
- İbn Haldun – Mukaddime (Dergâh Yayınları, İlgi Kültür Sanat Yayınları, vs…)
- Yusuf Has Hacib – Kutadgu Bilig (Kabalcı Yayınları, İş Bankası Kültür Yayınları)
- Kınalızade Ali Efendi – Devlet ve Aile Ahlakı (İlgi Kültür Sanat Yayınları)
- Abdülhamid El Katib – Doğu’nun Hükümdarı (Antik Yayınları)
- İbnü’l-Mukaffa – İslam Siyaset Üslubu (Dergâh Yayınları)
- Fârâbî – İdeal Devlet (el-Medinetü’l-Fazıla) (İş Bankası Kültür Yayınları)
- Maverdi – Siyaset Sanatı – Kitabü’l Nasihatü’l-Mülk (Ark Kitapları)
- Ebu Necib Sühreverdi – Yönetenlerin Yönetimi (İlgi Kültür Sanat Yayınları)
- Hasan Kafi Akhisari – Âlemin Nizamı İçin Hikmetli Yöntemler (İlke Yayıncılık)
- Muhammed b. Turtuşi – Siyaset Ahlakı ve İlkelerine Dair – Siracu’l-Müluk (İnsan Yayınları)
- Nasiruddin Tusi – Ahlak-ı Nasırı (Litera Yayıncılık)
- Lütfi Paşa – Kanunlar Işığında Yönetim İlkeleri-Asafname (İlke Yayıncılık)
- Koçi Bey Risaleleri – (Kabalcı Yayınları)
Bir de konu üzerine yazılmış müstakil kitaplar var:
- Ömer Dinçer – Siyasetnameleri Yeniden Okumak (Klasik Yayınları)
- Ebulfazl İzzeti – İslam’da Siyaset Teorisi (İnsan Yayınları)
- Özlem Bağdatlı – İslam Siyaset Düşüncesinin Kavramsal Temelleri (Dergâh Yayınları)
- Süleyman Uludağ – İslam Siyaset İlişkileri (Dergâh Yayınları)
- Kadir Canatan – İslam Siyaset Düşüncesi ve Siyasetname Geleneği (Doğu Kitabevi)
- Asım Cüneyd Köksal – Fıkıh ve Siyaset & Osmanlılarda Siyaset-i Şer’iyye (Klasik Yayınları) [Yardımcı kaynak olarak değerlendirilebilir]
Projenin ismi “Siyaset ve Ahlak Klasikleri” fakat ben yalnızca siyasetnameleri ve siyasetnameler hakkındaki müstakil çalışmaları listeledim, muhakkak gözümden kaçmış olanlar da vardır. Ahlâk ve nasihatname klasiklerini de yazsam liste daha da kabarır.
Niyetim projeyi kötülemek veya küçümsemek değil, yukarıda da belirttiğim gibi takdirle karşıladığım bir proje. Bununla birlikte daha önce sarf edilmiş olan emeklerin görmezden gelinmesine şaşırdım ve üzüldüm. Şüphesiz her emek ve çaba karşılığını bir gün bulur. Kimisi vaktinde bulur, kimisi daha geç. Emek sahipleri yapıp ettiklerinin karşılığını çok geçmeden mümkünse vaktinde görmek ister. “Marifet iltifata tâbidir, müşterisiz meta zâyidir.” demiş atalarımız. Meta kelimesini en geniş mânâsıyla “maddi manevi sermaye” olarak ele alıp soralım: Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri bizim en fazla zâyi ettiğimiz metalar nelerdir? Buna cevap verirken şüphesiz kitap, kırtasiye gibi ilmi ve fikri insanlara taşıyan ve ulaştıran araç gereçleri de saymamız gerekir. Kitaptan bahsettiğimizde, aynı zamanda bir yazardan/mütercimden ve yayımcıdan da söz etmiş oluyoruz. Kitabın yazılma/çevrilme süreci ve yayımlanma masrafını da dikkate aldığımızda, “zaman” ve “para”yı da zâyi edilenler listesine eklemiş oluyoruz. Efendim, kitaba harcanan para ve zaman hiç zayi edilmiş sayılır mı! Sayılır tabiî, üstelik bu bize mahsus bir durumdur. 1928’de yapılan harf değişikliğiyle birlikte Türk akademyası, eski harflerimizle yazılan eserleri Latinize etmek gibi bir külfetin ve mesuliyetin altına girmiş oldu. Son yıllardaki Latinize etme faaliyetindeki artışı bir tarafa bırakırsak, Türk akademyası ve entelijansiyası daha çok Batı odaklı tercüme faaliyetlerine enerjisini harcamıştır. Dolayısıyla bu mesuliyetin gereğini yerine getiremedi henüz, getirebilmesi de zor. 2018’deyiz ve doksan yıldır ancak bir arpa boyu yol kat edilebildi. Kütüphanelerde Latinize edilecek ve tercümesi yapılacak binlerce kitap, arşivlerde henüz tasnif dahi edilmemiş milyonlarca vesika ve evrak bulunmakta. Görüldüğü üzere, birazcık da olsa yol kat etmemize katkı sağlayan kişilere de marifetlerinden ötürü iltifat edilmiyor. İltifat edilse, marifet sahiplerinin şevki ve gayreti artacak. Ortaya çok daha nitelikli eserler çıkacak belki.
Bir de dil konusu var; Prof. Recep Şentürk, siyasetnâmelerin bir kısmının “gençlerin hiç anlamayacağı bir dilde” basılmış olduğunu belirtmiş. Gençlerin anlayacağı dil nedir? Muhtemelen günümüz Türkçesi kastedilmek istenmiş; Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu da siyasetnâmelerin “günümüz Türkçesine çevrilip” kültürümüze armağan edileceğinden bahsetmiş. Dilbilimde “canlı dil-living language” denilen bir terim var, bu terimle hâlen konuşulmakta, yazılmakta ve yaşamakta olan diller tavsif edilir. Türkçe canına okunmuş bir dil olmasına rağmen henüz ölmüş değil, fakat Türkçenin canlılığı mevzubahis olduğunda neyi ölçü alacağız, günümüz Türkçesi dediğimiz şeyi nerede bulacağız? Gazetelerde mi, akademik yayınlarda mı, edebî eserlerde mi, sokakta mı? Ayrıca niçin gençleri belli bir dil seviyesine yükseltmek yerine dili gençlerin seviyesine indiriyoruz? Evvela bu sorulara tatmin edici cevaplar bulunması gerekiyor ki yapılan eleştiriler havada kalmasın.
Ben de eleştirilerimin havada kalmaması için teklif kısmına geçeyim. Öncelikle projenin kendisini değil, takdimini ve hayata geçirilme planını problemli bulduğumu belirteyim. Ciddi bir külliyatın ortaya çıkarılması niyeti var belli ki. Fakat hâlihazırdaki çalışmaları dikkate almamak vakti ziyan etmek değil midir? Bir kitabın birkaç tercümesinin veya neşrinin yapılması kötü değil elbette, hatta mukayese açısından faydalı bile olabilir fakat biz yeterince vakit kaybetmiş bir milletiz. Bu konuda her şeye sil baştan başlamamızı gerektirecek bir durum yok. Yapılan işlerin üzerine koyarak ilerlememiz lâzım. Varsa ufak tefek hatalar giderilir, eksiklikler tamamlanır. Teklifim şu: İbn Haldun Üniversitesi, yayınevleri ve araştırmacılarla telif ücreti konusunda anlaşarak yayımlanmış olan kitapları “prestij baskı” olarak kendi bünyesinde tekrar yayımlayabilir. Böylelikle yayınevi sahiplerine ve araştırmacılara da maddi bir katkı sağlamış olur. Henüz tercümesi yapılmamış ve Latinize edilmemiş olan kitaplar da bizzat üniversite tarafından yayıma hazırlanır ve hedefledikleri siyasetnâme külliyatı ortaya çıkmış olur. Zamandan tasarruf etmenin ve evvelce sarf edilmiş olan emeğe karşılık vermenin başkaca bir yolu var mıdır bilmiyorum. Projeyi yürütecek olanların bu konu üzerine yeniden düşünmelerini isterim. Bilhassa Prof. Recep Şentürk ve Prof. Tahsin Görgün gibi kıymet verdiğim akademisyenlerden bu yönde bir beklenti içerisindeyim.
Feyyaz Kandemir
* http://www.ihu.edu.tr/siyaset-ve-ahlak-klasikleri-projesinde-imzalar-atildi
2 Yorum