Bu metin Edebifikir’de sansür olmadığının kanıtıdır. Derin yapılanmamızdaki derin çatışmayı gün yüzüne çıkaran bu metni aynen yayımlıyoruz. Mavi hapı seçmiş arkadaşlarımıza katılmadığımız yerlerde parantez açıp gerçekleri söylememiz sadece hakşinaslığımızdandır.
Siz rüyanızda dahi kırmızı hapı görmediniz ki!
***
Edebifikir derin yapılanması tarafından, yazar kadrosunda bulunan ve aile kurma gayesiyle evlenen, hayatlarının en güzel dönemlerinde huzuru ve saadeti yakalamaya çalışan bazı arkadaşlarımızın defaatle kalem saldırılarına maruz kaldığına şahit olduk. En başta Sulhi Ceylan’ın, dünya istihbarat örgütlerine taş çıkaracak organize, sevk ve idare becerisiyle yaptığı bu kalem savaşlarında sessiz kalmayı tercih eden arkadaşlarımız, meselenin gidişatı karşısında telaşa kapıldılar. Evet, itiraf ediyoruz, hepimiz telaşa kapıldık. Ancak telaşımızın nedeni kendimiz değil, Sulhi Ceylan’ın derin yalnızlığının giderek derinleşmesi ve içinden çıkılmayacak boyutlara ulaşmasıydı. [EDEBİFİKİR’İN NOTU: Görüldüğü gibi “kelepçeli” arkadaşlar, meseleyi fikri planda almayıp Sulhi Ceylan’ın şahsına saldırma yolunu tutuyorlar. Lütfen Alev Alatlı’nın “Safsata Kılavuzu”nu okuyun da argümanlarınızı düzeltin arkadaşlar.]
Aydoğan K ve Mustafa Çolak’ın saadetleriyle sarsılan Edebifikir derin yapılanmasının sorunlu kişisi Sulhi Ceylan, kadın-aile-avm üçgeninde kalan yazarların ilham perileriyle boşanacağına inanıyordu. Bu inançla da ya AVM protestosu gerçekleştirip, Kadıköy meydanında Muharrem Cezbe üstadımızla şiir okuyup insanları kitap okumaya ve kitaba dönmeye çağırıyorlardı, ya da bizi artık yazamayacağımız konusunda derin bir baskı altına almaya kalkıyorlardı. Sonra ne oldu peki? Mustafa Cemalettin, Bilal Can, Davut Bayraklı ve Onur Peyk de evlilik saadetine erme bahtiyarlığına kavuşabilmek ümidiyle ilk adımları, bazı isimler ise ikinci adımları da attı. Atılan bu her adımla Sulhi Ceylan’ın derin yalnızlığı daha bir trigonometrik bir sorun halini almaya başlıyordu. Görenlerin yalancısıyız ama bu aralar devamlı “Amak-ı Hayal” isimli eseri okuyormuş.
Son olarak Ömer Ertürk’ün de evlenme niyetine girmiş ve bu mutlu haber bazı trigonometrik yalnızlık yaşayan yazar taifesindeki arkadaşlarımızı ve yaşı 180’i geçmiş üstadımız Muharrem Cezbeyi derinden etkilemiş, adeta oldukları yerde çökmüşler. Hatta Mehmet Raşit Küçükkürtül bu haberi Kahramanmaraş’ta alıp olduğu yerde donup kalınca etraftaki esnaf kendisinin gezi eylemlerine destek veren “duran adam” taifesinden sanmışlar da, üstüne yürümüşler. O anda Davut Bayraklı’nın hediye ettiği ve üzerinde bulunan Trabzonspor eşofmanı ve şapkası sayesinde bir grup gözü pek taraftar kendisini olay yerinden kaçırmış. “Neticede Kahramanmaraş ve Trabzon olarak kardeş şehirleriz!” demiş Mehmet Raşit de.
Buradaki ana sorun ise şu: Evlendikleri için yazma yeteneğinde kısırlık olacağına veya artık hiç yazamayacağına inanılan derin yapılanmadaki yazarlarımız, bu düşüncelerin gerçeği yansıtmadığını bilmenizi istiyor. Bazı arkadaşlarımızın derin yalnızlıklarındaki trigonometrik sorunların giderek büyümesi ve yakında kâğıt kalem gibi matbaa sektörüyle baş başa kalacak olmaları bizi derinden üzüyor. Aydoğan K, Mustafa Çolak, M. Cemalettin, Onur Peyk doğru olanı yaptılar. Fıtratları ile savaşmadılar. Hâlâ da yazı yazıyorlar. Bilal Can, Davut Bayraklı ve Ömer Ertürk de evliliğe ilk adımlarını atarak yazı hayatlarında yeni bir döneme gireceklerinin de haberlerini vermiş oldular. [EDEBİFİKİR’İN NOTU: Bu bedbaht arkadaşların burada açık açık yanlış bilgi vererek okuyucularımızı yanıltma çabasına girdikleri görülüyor. Söz konusu arkadaşların yazdıkları filan yok. Mustafa Çolak en son ne zaman yazdı, bir bakın! Aydoğan K.’nın cep mesajlarını toplayıp yazı yapıyoruz, bırak kalemi eline almayı eve kendini zor atıyor. Onur Peyk’e gelince okuduğu bir kitaptan aldığı notları tehditle, güç bela alıp yayınlayabildik. Davut Bayraklı’nın yazı periyodunda düşüş var, acaba neden? Mustafa Cemalettin’i gören, duyan?]
Özellikle Muharrem Cezbe üstadımıza evlenen ve evlenecek olan arkadaşlar olarak sitem ediyoruz. Yaşı 180’e gelmiş, artık bir ayağı, iki ayağı değil, tam boy olarak çukura girmeye namzet bir üstadın, yeni nesillere örnek olarak onları teşvik etmesi gerekirken yaptığına bakın! Bu tarz yanlış cenaha destek çıkmalar Sulhi Ceylan gibi bir arkadaşımızın Osman Mercan yalnızlığına ve tembelliğine tutulmasına neden olacaktır. Okuyucularımız Osman Mercan’ın yalnızlık ve tembellik hastalığını iyi hatırlayacaklardır. Bu nedenle Muharrem Cezbe’nin de gençlere iyi örnek olmasını ümit ediyoruz. Resmen ölmüş ama saygıdan dolayı gömülmemiş bir durumda olan üstadımızın, reel dünyadan bu kadar kopuk olması bizi fazlasıyla üzüyor. Bu arada Aydoğan K, Mustafa Çolak ve Davut Bayraklı’yı yiyen Edebifikir derin yapılanması, Ömer Ertürk’ü kendilerine yedirmeyeceğimiz mesajımızı da açık olarak görmüştür. Yazının başında sorduğumuz soruyu da tekrar Edebifikir gündemine getirmek istiyoruz: Gerçekten, Muharrem Cezbe’nin derin yalnızlığı trigonometrik bir sorun mu? Yoksa yazı yazabilmek için kendisini dünyaya, insana, hayata, reel olana kapatıp, bir entelektüel kriz geçirmiş olma havası yansıtma durumu mu? [EDEBİFİKİR’İN NOTU: Bakın yine aynı şey! Davamızın destanlaşan muazzez, mücella, müstesna, muazzam ve muhteşem kalemi Üstad Muharrem Cezbe’ye tahkir dolu ifadelerle saldırılmış fakat ufak bir fikir öne sürülmemiş.]
Bu arada Edebifikir derin yapılanması esas şoku genç yazarlarından olan Emre Baştuğ ve Mehmet Raşit Küçükkürtül’ün evlenme kararları almasıyla geçirecek. Bu iki arkadaşla transfer görüşmelerimiz devam ediyor. Emre Baştuğ dünden razı bir tavırla hareket ettiği için, kendisiyle neredeyse anlaşmaya vardık. Mehmet Raşit ise, cazip tekliflerimiz karşısında düşünmek için biraz süre istedi. Aslında bu süre Sulhi Ceylan’a, yapacağı işin açıklaması için derin ve felsefi izahlardan oluşan bir ön ve son savunma hazırlama aşamasıdır. Yoksa kendisi de yakın bir zamanda aramıza katılacak ve onunda kalpli, tavşanlı, pembe çiçekli düğün davetiyesini bu sayfalardan göreceksiniz. Bu arada Davut Bayraklı 29 Eylül’de evleniyormuş. Bu haberle safımız biraz daha güçlendi, şükür! [EDEBİFİKİR’İN NOTU: Bakın yine yanlış bilgi! Mehmet Raşit Küçükkürtül, evlilik karşıtı olmadığını fakat kadının toplumdaki yerinin erkekten bir basamak aşağıda olmasını fikren benimsediğini her defasında söylemiştir. Acaba “kelepçeli” arkadaşlar bu kadar cesur bir fikir öne sürebilirler mi? Ayrıca kendisinin gündeminde evlilik olmadığını kesin olarak biliyoruz.]
Unutmadan; Artık evlenecek yazarlar olarak suskunluğumuzu bozuyoruz. Bundan sonra tarafımıza yazılacak her yazı aynı sertlikte ve anında karşılığını bulacaktır. [ EDEBİFİKİR’İN NOTU: Cüneyt Abi’nin de dediği gibi “Tankla topla tüfekle falan beklerim. Uçakla ağır sanayi hamlenizle falan…”]
SCR – SEK Platformu Adına
(Sulhi Ceylan’a Rağmen – Sonunda Evde Kalmaktan Kurtulanlar Platformu)
Mücahit Emin Türk
18 Yorum