- Sizden Gelenler
- 10/10/2012
- Şiir
Mevsim – I
iliklerinde kahverengi atlar yanaklarında nardan kalma illüzyon bu görüntü, bu yazgı ah gülün insana uyan kör talihi taptaze meyvelerin
iliklerinde kahverengi atlar yanaklarında nardan kalma illüzyon bu görüntü, bu yazgı ah gülün insana uyan kör talihi taptaze meyvelerin
Diyorum ki, gitmeli uzaklara, o tenha diyarlara. Sarılıp gecenin boynuna, kimsenin bilmediği diyarlara göç etmeli. Kimliğini kaybetmiş bir göçebe
Kalbinin içinde odalar var elbet Duvarlarında ağlayan bir geyik başı Halıların üstünde yalınayaklı kediler Duvarda ruhların hırsızlama bakışı Sanki
illa bir şeylerden vazgeçmemiz gerekiyorsa, bırakalım o öğle uykularımız olsun. feda ettiklerimiz ayağımızın altından kayıp giderken izlemek, görmek, bilmek,
Yüreğine ateş düşen bir adam, Soruları yığmıştır zihnine, Umutları kalbine. Kalemle çizilmiş sınırlar silinmeli evvelce, Ve yeni cümleler
dede paşa dede paşa seni uzaklarda buldum ve sevdiğim için etimden gövdene geçtim bu aynada var suret bu kapıda
çok gülen yalan güler ne kadar gülümseme varsa koyuyoruz ortaya; o sabah, buraya gelecek arkadaş! beş dakikaya çıkacak pideler
Sıcaktan uyuyamayan gece yolcularının Temmuz ayı mağduruyum. Doğduğumdan beri dünyanın kendi etrafında kaç tur dönmüş olabileceğini düşünürken, açık pencerenin
Bir ikindi serinliğinde kırlangıçların şarkısıyla adımlıyorum yollarda. Bilmediğim bir şehirde hiç bilmediğim kadar yalnızım. Rüzgâr bir koku getirdi burnuma
Ölüm ve Telkin Gece vakti deniz kıyısında bir kız bekler, İnsana kâbustur ibare ibret ve o kız. Gündüz rüyalara
Dilini teraziye koymadan oynatıp, sonrasında söylediğine pişkin pişkin gülenlerden değilim. Hatta gaf yapıp, hatara kalp kırdığını düşündüğü anda en
Ruhlar âleminde yankılanan ‘Belâ’nın imtihan diyarına göç vakti gelince, bir ruh daha acziyetin bedenine bürünür. Ölmeye yazgılanmış bir hayat
Bir saat kırk iki dakika önce sokaklarını adımlamaya başlamıştı gecenin. Sokaklar gecenin damarları gibiydi. O ise antikorların savaş açtığı
Ruhunda anlayamadığı bir hâl vardı bugün, her sonbaharda yaşardı bu duyguyu… Müebbet ıstırabın zindanında gözlerini zamana çivilemiş, kalbini Rahman’dan