Umudun Koynunda Boğulmak

İnsan kendi acısının hamalıdır. Birkaç yıl önceye kadar olsa, bu cümleyi sana emanet ediyorum, taşı derdim. Şimdi taşıyorsun. Çok yorgunsun

Aslanı Kediye Boğdurtmak

Mektup yazma hatta sana mektup yazma niyetim yoktu, ta ki bilgisayarımdan “Tükeneceğiz” şarkısı çalmaya başlayıncaya kadar.  “Bir boşluk ki asla

Derinliğin Sarhoşluğu

Kelimenin kökünün kelm’den geldiğini ve kelm’in de yaralamak anlamına geldiğini biliyor muydun Aydoğan? Bu aralar “Ene bi aşkın bahr” adlı parçayı

Kime Sarılsam Dünya Tenhalaşıyor

Aydoğan, bu mektubumda sana Şems-i Tebrîzî ile Evhadüddin Kirmanî hazretlerinin arasında geçen bir olayı anlatmak istiyorum: Şems-i Tebrîzî’nin yolu bir

Dörtnala Düşmek

İnsan bazen sebepsiz yere kendini, kendinin karanlığına atar. Sonra da birinin ses vermesini bekler, atladığı o kendilik kuyusundan… Ah insan,

Şairler de Ölür!

Ben hâlâ avare avare dolanıyorum gecenin sokaklarında… Soğuk içime işliyor, ben soğuğun içine… Kurduğum her cümle en beklemediğim yerimden dönüp

Kalbin Secdesi

Hoş geldin şarkısını biliyor musun? Hani Hüsnü Arkan’ın söylediği. Şarkıda bir dize var: “Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin

Çıplaklık Giyinir Aşk

Mevlana Cami hazretleri ilginç bir hikâye anlatır, bir aşığın hikâyesi, istersen onun kaleminden aktarayım sana: “Pirimiz Mevlâna Sadeddin Kaşgarî halkalarından

Hattori Hanzo

Tasavvufta “ittihâd” diye bir kavram var Aydoğan. Eşyanın mâdum oluşu ve Hakkın ise mevcud oluşu karşısında, eşyanın vücudiyetinin devamlılığının Hakk’ın

Boğulsun Kalabalığım

Eskiler, bazı harflerin yanyana gelmesiyle doğan telaffuz güçlüğüne “tenâfür-u huruf” derlerdi. Kelimelerin yanyana gelmesiyle doğan telaffuz güçlüğüne ise “tenâfür-u kelimât”.

Beni Yanlış Anla

Kalabalıkmış gibi gülümseyen tenhalığımın panzehiri yok Yoklardan yok beğen gel düşelim içime Dikkat elleri vardır harflerin Koru içindeki tenhayı Seni

“Aşk Bir Hatıradır Maziden Kalan”

İşte bütün mazmunları açıyorum bu mektupla, iyi oku emi! Şiirlerini çok seven bir kadın, Rilke’yi görmek için kaldığı Muzot Şatosu’na

Vah’lar

Ah Didem Sen de yanıldın Bak bir erkeğin de cenazesini kaldırıyor aşk Suya seccade Acıya boyunduruk Geceye yaşlar saçıyor Bu

Mumdan Kayıklar

Kendini hiç yerli hissettiğin oldu mu? Biliyor musun ben hissetmedim hiç. Hani Attilâ İlhan’ın bir şiirinde geçiyor: “her an düşüp