Transhümanizm, Yapay Zekâ ve Sanat – 2
Sanatta Yapay Zekâ-İnsan İş Birliği İlk yazımızda transhümanizm, yapay zekâ ve sanat birlikteliğinin olası fayda ve zararları ile ilgili bazı
Sanatta Yapay Zekâ-İnsan İş Birliği İlk yazımızda transhümanizm, yapay zekâ ve sanat birlikteliğinin olası fayda ve zararları ile ilgili bazı
Transhümanizm, en genel anlamıyla insanların teknolojiyi kullanarak kendilerini ve yaşamlarını geliştirmeyi amaçlayan bir felsefe olarak tanımlanır. Bu felsefenin temelinde, insanların
Geçtiğimiz günlerde beyin kanaması geçiren yazar Ş. Adnan Şenel 25 Nisan sabahı Hakk’ın rahmetine kavuştu. Merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet yakınlarına ve
“Tanrı düşüncesinin yerinden edilerek insanın merkeze alınması teşebbüsü” diyebileceğimiz Hümanizm, 1970 sonrasında bilimsel arenada yaşanan “Yüksek Teknoloji (High Tech)” süreciyle
Geleceğin dünyasını ve teknolojisi konuşulduğunda en önemli başlıklardan birisi hiç kuşkusuz geliştirilmiş yapay zekâ ve akıllı robotlar meselesidir. Yapay zekâyı
Teknolojik gelişmeler ilerledikçe dünyanın yaşadığı değişim hepimizi şaşırtır mı bilemiyoruz ancak korkutmalı. Çünkü bugünden yarını kurgulayan güç, öyle bir dünya
50 yıl sonrasını düşündüğümüz zaman aklımıza “Peki, yüz yıl sonra neler olacak? Teknoloji nereye evrilecek?” soruları geliyor. Fütüristlerin iddia ettiği
İngilizce “future” kelimesinden gelen fütürizm, geleceğin planlanması, tasarlanması anlamına gelip hem teknolojik hem de felsefî bir içeriğe sahiptir. Türkçede “gelecekçilik”
Günümüz dünyasında yaşanan bilimsel devrimler ve teknolojik gelişmeler, insanı yaratıcıyla yarışabilecek bir düşünce şımarıklığına taşıdı. Modern zamanın bir nevi Firavun
Dünyayı kurgulamaya çalışan ve üst akıl olarak tanımlanan küresel güçlerin en önemli projesi insan ve teknolojinin tekilleşmesi üzerine kurulu. Bugün
Edebifikir okurları için, yazarlarımızla yazı ve hayat merkezinde samimi bir hasbihal gerçekleştirmeye devam ediyoruz. “Yazarlarımızla Hasbihal” serimizin beşinci konuğu Davut
Yazının ilk bölümünde Sultan Abdülaziz zamanında başlayan ve zamanla artan Osmanlı-Amerika ilişkilerinin Sultan II. Abdülhamid devrinde de sürdüğünü belirterek bu
Osmanlı’nın duraklama ve çöküş döneminin en önemli sultanı II. Abdülhamid Han, kısa zamanda çökmesi beklenen imparatorluğu iç ve dış siyasetteki
İngilizlerle bu kadar iyi ilişkileri olan bir üst düzey devlet adamı, onlardan belli bir güvence almış olabilir mi? Aslında paşa